Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2015/14335 E. 2017/5134 K. 14.06.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/14335
KARAR NO : 2017/5134
KARAR TARİHİ : 14.06.2017

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suçlar : Tehdit, şantaj, hakaret, özel hayatın gizliliğini ihlal
Hükümler : 1- Sanık hakkında mağdur …’a yönelik tehdit suçundan dolayı TCK’nın 106/1-1, 61, 53/1-2-3. maddeleri gereğince mahkumiyet
2- Sanık hakkında mağdur …’ye yönelik şantaj suçundan dolayı TCK’nın 107/2, 61, 52/2-4, 53/1-2-3. maddeleri gereğince mahkumiyet
3- Sanık hakkında mağdurlar … ve Emine’ye yönelik hakaret suçundan dolayı TCK’nın 125/2, 61, 53/1-2-3. maddeleri gereğince ayrı ayrı mahkumiyet
4- Sanık hakkında mağdur …’ye yönelik özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan dolayı TCK’nın 134/2, 61, 53/1-2-3. maddeleri gereğince mahkumiyet

Tehdit ve şantaj suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık tarafından, hakaret ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık ve üst Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
A) Şantaj suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın ve hakaret suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanık ile üst Cumhuriyet savcısının temyiz istemlerinin incelenmesinde;
Hakaret suçundan dolayı TCK’nın 125/2. madde ve fıkrası yollamasıyla aynı Kanun’un 125/1. madde ve fıkrası gereğince, 3 ay ile 2 yıl arasında hapis veya 90 gün ile 730 gün arasında adli para cezası tayin ve takdir etmek durumunda olan yerel mahkemece, sanık hakkında 4 ay hapis cezası olarak belirlenen temel cezaların, TCK’nın 3/1. madde ve fıkrası uyarınca işlenen fiillerin ağırlığıyla orantılı, adalet ve hakkaniyete uygun olduğu, temel cezaların hapis cezası olarak tercih edilmesine ve asgari hadden uzaklaşılarak tayinine ilişkin yerel mahkemenin gerekçesinde dosya kapsamına göre bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, yetersiz gerekçeyle teşdit uygulanıp hapis cezası tercih edildiğinden bahisle hakaret suçundan kurulan hükmün bozulmasını öneren tebliğnamedeki görüşe iştirak edilemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın sübuta, üst Cumhuriyet savcısının hakaret suçundan dolayı gerekçeden yoksun şekilde hapis cezası tercih edilip, temel cezaların asgari hadden uzaklaşılarak tayin edildiğine ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Sanığın sübutu kabul edilen şantaj suçunun yasal unsurlarının tarif edildiği TCK’nın 107/2. madde ve fıkrasının, yaptırım yönünden aynı maddenin birinci fıkrasına atıfta bulunmasından dolayı sanık hakkında temel ceza belirlenirken, uygulanan kanun maddesinin, “TCK’nın 107/2. madde ve fıkrası yollamasıyla aynı Kanun’un 107/1. madde ve fıkrası” şeklinde gösterilmesi gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle CMK’nın 232/6. madde ve fıkrasına aykırı hareket edilmesi,
2- Sanığın sübutu kabul edilen hakaret suçunun yasal unsurlarının tarif edildiği TCK’nın 125/2. madde ve fıkrasının, yaptırım yönünden aynı maddenin birinci fıkrasına atıfta bulunmasından dolayı sanık hakkında temel ceza belirlenirken, uygulanan kanun maddesinin, “TCK’nın 125/2. madde ve fıkrası yollamasıyla aynı Kanun’un 125/1. madde ve fıkrası” şeklinde gösterilmesi gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle CMK’nın 232/6. madde ve fıkrasına aykırı hareket edilmesi,
3- Sanığa şantaj ve hakaret suçlarından hükmedilen temel cezalarda takdiri indirim yapılırken, uygulanan kanun maddesinin, TCK’nın 62. maddesi yerine uygulama alanı bulunmayan aynı Kanun’un 61. maddesi olarak yazılması suretiyle CMK’nın 232/6. madde ve fıkrasına aykırı hareket edilmesi, kanuna aykırı,
4- Sanık hakkında TCK’nın 53. maddesi tatbik edilirken, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının gözetilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın ve üst Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususlarda aynı Kanun’un 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hüküm fıkrasının A-2 harf ve rakamı ile gösterilen bölümünün temel cezanın tayinine ilişkin paragrafındaki, “TCK 107/2 maddesi” ibarelerinin, “TCK’nın 107/2. madde ve fıkrası yollamasıyla aynı Kanun’un 107/1. madde ve fıkrası”; hüküm fıkrasının A-3 ve B-2 harfleri ve rakamları ile gösterilen bölümlerinin temel cezaların tayinine ilişkin paragraflarındaki, “TCK 125/2 maddesi” ibarelerinin, “TCK’nın 125/2. madde ve fıkrası yollamasıyla aynı Kanun’un 125/1. madde ve fıkrası”, hüküm fıkrasının A-2, A-3 ve B-2 harfleri ve rakamları ile gösterilen bölümlerinin takdiri indirim maddesinin uygulanmasına ilişkin paragraflarındaki, “TCK 61” ibarelerinin, “TCK’nın 62.” olarak değiştirilmeleri, hüküm fıkrasının A-2, A-3 ve B-2 harfleri ve rakamları ile gösterilen bölümlerinin 53. maddenin uygulanmasına ilişkin paragraflarının hüküm fıkrasından çıkarılarak, yerlerine, “Sanığın kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (d), (e) bentlerindeki hakları kullanmaktan aynı Kanun’un 53/2. maddesi gereğince hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar; TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendindeki hakları kullanmak yönünden ise, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından aynı Kanun’un 53/3. maddesi gereğince koşullu salıverilme tarihine kadar, diğer kişiler bakımından TCK’nın 53/2. maddesi gereğince hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına, TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendindeki hak yoksunlukları açısından ise Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının gözetilmesine,” ibarelerinin eklenmesi suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
B) Tehdit suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın ve üst Cumhuriyet savcısının temyiz istemlerinin incelenmesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın ve üst Cumhuriyet savcısının sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Sanık …’in, mağdur … ile cinsel ilişkiye girdikleri ana ilişkin görüntüleri, 06.08.2012 tarihinde facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde yayımladığı ve postayla gönderdiği aynı görüntüleri içeren CD’nin de mağdurun eşine 16.08.2012 tarihinde ulaştığı dosya kapsamından anlaşılmasına ve gerekçeli karar başlığında da suç tarihi 16.08.2012 olarak yazılmasına rağmen 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun’un 81. maddesi ile değişik TCK’nın 134/2. madde ve fıkrasında 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası öngörüldüğü gözetilmeksizin, asgari hadden uzaklaşılarak tayin edildiği açıklanan temel cezanın 1 yıl 6 ay hapis cezası olarak belirlenmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan dolayı sanığa eksik ceza hükmedilmesi,
2- Sanığın, bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda mağdura ait özel görüntüleri ifşa etmesi nedeniyle zincirleme suç koşullarının oluştuğu ve hükmedilen temel cezada TCK’nın 43/1. madde ve fıkrası gereğince artırım yapılması gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulmak suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanığa eksik ceza tayin edilmesi,
3- Sanığa tehdit ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından hükmedilen temel cezalarda takdiri indirim yapılırken, uygulanan kanun maddesinin, TCK’nın 62. maddesi yerine uygulama alanı bulunmayan aynı Kanun’un 61. maddesi olarak yazılması suretiyle CMK’nın 232/6. madde ve fıkrasına aykırı hareket edilmesi, kanuna aykırı,
4- Sanık hakkında TCK’nın 53. maddesi tatbik edilirken, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının gözetilmesinde zorunluluk bulunması,
5- Hükümden sonra 02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile değişik CMK’nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve TCK’nın 106/1-1. madde ve fıkrasında tanımı yapılan tehdit suçunun uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; TCK’nın 7/2. madde ve fıkrası uyarınca; “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” hükmü de gözetilerek, 6763 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile değişik CMK’nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanun’un 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirilip, sonucuna göre tehdit suçu açısından sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın ve üst Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince kısmen isteme uygun olarak BOZULMASINA, 14.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.