Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2015/13453 E. 2015/19073 K. 09.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/13453
KARAR NO : 2015/19073
KARAR TARİHİ : 09.12.2015

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Trafik güvenliğini tehlikeye sokma

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141 ve 5271 sayılı CMK’nın 34. maddeleri uyarınca bütün mahkeme kararlarının, karşıoy da dahil olmak üzere gerekçeli olarak yazılması zorunludur. Hükmün gerekçeyi ihtiva etmemesi ise 1412 sayılı Kanunun 308/7 ve 5271 sayılı CMK’nın 289/1-g bendi uyarınca hukuka kesin aykırılık halini oluşturacaktır. Ayrıca Ceza Muhakemesi Kanununun 230. maddesi uyarınca, hükmün gerekçesinde, suç oluşturduğu kabul edilen eylemin gösterilmesi, bunun nitelendirmesinin yapılması, Ceza Kanununda öngörülen sıra ve esaslara göre cezanın ve ayrıca cezaya mahkûmiyet yerine veya yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbirinin belirlenmesi, cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine ya da ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususa ilişkin istemlerin kabul veya reddine dair dayanakların gösterilmesi zorunludur. Gerekçe, hükmün dayanaklarının, akla, hukuka ve dosya içeriğine uygun açıklamasıdır. Bu nedenle, gerekçede hükme esas alınan veya reddedilen bilgi ve belgelerin belirtilmesi ve bunun dayanaklarının gösterilmesi, bu dayanakların da, geçerli, yeterli ve yasal olması gerekmektedir. Yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, yasa koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, uygulamada da keyfiliğe yol açacaktır. Bu itibarla keyfiliği önlemek, tarafları tatmin etmek, sağlıklı bir denetime olanak sağlamak bakımından, hükmün gerekçeli olmasında zorunluluk bulunmakta olup, bu ilkelere uyulmadan, yazılı şekilde gerekçeden yoksun hüküm kurulması kanuna aykırı,
Kabule göre de;
1-)CMK’nın 231/11. maddesinde sanığın “Denetim süresi içinde yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde mahkeme hükmü açıklar” şeklinde düzenleme bulunduğu, buna göre denetim süresi içinde yeni bir suç işlendiğinin ancak kesinleşmiş mahkumiyet hükmü ile belirlenebileceği, sanık hakkında mahkemece atılı trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan dolayı 22.10.2012 tarihinde verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra, sanığın denetim süresi içinde 15.04.2013 tarihinde işlediği “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak” suçundan dolayı …. Sulh Ceza Mahkemesinin 14.11.2013 tarihli, 2013/498 esas, 2013/697 sayılı kararı ile hakkında TCK’nın 191/1-2-3-4-5-6 ve 62/1. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ve infazın ertelenerek tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verildiği, bu kararın 22.11.2013 tarihinde kesinleşmesi üzerine hükmün açıklanması için 29.11.2013 tarihinde ihbarda bulunulduğu, bunun üzerine mahkemece, kendisine ihbar olunan kararın, denetim süresi içinde işlenen kasıtlı suça ilişkin kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü olduğu değerlendirilerek açıklanması geri bırakılan hüküm duruşma açılmaksızın açıklanıp TCK’nın 179/3-2, 62/1. maddeleri gereğince hükmedilen hapis cezası TCK’nın 50/4-1-a maddesi gereğince adli para cezasına çevrilip, hükmün sanık tarafından temyizi üzerine Dairemizce yapılan incelemede hükmün duruşma açılmadan açıklandığı ve TCK’nın 50. maddesi ile hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi nedeniyle sanığın kazanılmış hakkının gözetilmek suretiyle bozulmasına karar verilmesinden sonra 01.06.2015 tarihli hüküm ile CMK’nın 231/11. maddesi gereğince açıklanması geri bırakılan hüküm açıklanmış ise de, mahkemenin açıkladığı hüküm tarihinden önce ve ihbar olunan hüküm tarihinden sonra 18.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7. maddesinde; “(1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında hâlen denetimli serbestlik veya tedavi kararı uygulananlar bakımından Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesi hükümleri çerçevesinde bu tedbirlerin uygulanmasına devam olunur. (2) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak 191. madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir. (3) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi kararı verilmiş olup da bu yükümlülükleri ihlal eden kişilerin yargılanmasına devam olunur.” şeklinde yapılan değişiklikler kapsamında, ihbar olunan hükümde uyarlama yargılamasının yapılıp yapılmadığı araştırılarak, yapılmış ise neticesine göre CMK’nın 231/5. maddesi gereğince sanık hakkında hukuki sonuç doğuran ve hükmün açıklanmasına esas oluşturan kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü niteliğinde bulunması halinde dosyanın yeniden ele alınıp hükmün açıklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2-)Mahkemenin bozma ilamından önceki 19.12.2013 tarihli ilk hükmünün sanık tarafından temyiz edildiği, ilk hükümde tayin olunan hapis cezasının TCK’nın 50/1-a ve 52/2. maddeleri gereğince adli para cezasına çevrildiği, bu suretle ceza türü yönünden sanık lehine kazanılmış hak oluştuğu gözetilmeden, bozma sonrası kurulan 01.06.2015 tarihli son hükümde bu kez sonuç cezanın 5 ay hapis olarak belirlenip adli para cezasına çevrilmemesi sureti ile CMUK’un 326/son. maddesine aykırı davranılması,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 09.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.