Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2015/13366 E. 2015/18765 K. 02.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/13366
KARAR NO : 2015/18765
KARAR TARİHİ : 02.12.2015

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle yaralama, trafik güvenliğini tehlikeye sokma

Taksirle yaralama ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafii, mağdurlar vekili ve mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dairemizin 01.04.2015 tarih ve 2014/11586 E. 2015/5628 K. sayılı kararı ile CMK’nın 234/2. maddesi uyarınca yaşı küçük mağdurlara vekil atanarak gerekçeli kararın vekile tebliği için dosyanın mahkemesine tevdiine karar verildiği, mağdurlara vekil atanarak, kararın atanan vekile tebliğ edildiği, mağdurlar vekilinin hükmü temyiz ettiği görülmekle, mağdur küçüklerin CMK’nın 260. maddesi uyarınca katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gören sıfatıyla temyiz hakkının bulunduğu kabul edilerek, suçtan doğrudan zarar gördüğü anlaşılan ve vekili aracılığıyla hükmü temyiz etmek suretiyle katılma iradesini ortaya koyan mağdurların CMK’nın 237/2. maddesi uyarınca davaya katılmalarına karar verilerek yapılan incelemede:
TCK’nın 62. maddesinin uygulanıp uygulanmaması yönünden 5237 sayılı TCK’da hakime geniş bir takdir yetkisi tanınmış, taktiri indirim nedenleri ise örnekseme yoluyla sayılmış, ancak bu hallerin sınırlı olmadığı tamamının sayılmasının da mümkün olmayacağı nazara alınarak benzer durumların da bu kapsamda değerlendirilebileceğini ifade açısından bu husus “gibi” şeklinde ifade edilmiş, 765 sayılı TCK’nın 59. maddesinden farklı olarak, takdiri indirim nedeni olarak kabul edilen hususların kararda gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir. Anılan hüküm uyarınca taktiri indirim nedeni uygulandığında, hangi nedenlerle bu müessesenin uygulandığı kararda gösterilecek, uygulanmadığı takdirde ise fiili taktirin bu yönde olduğu kabul edilecek ve bu husus ancak gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olmaması veya fiili taktirin uygulanan diğer müesseseler karşısında hukuka aykırılık oluşturduğu ya da dosya kapsamı itibariyle açıkça kanuna aykırı olduğunun saptanması halinde bozma nedeni oluşturacaktır. Mahkemece, olayda takdiri indirim nedenlerinin bulunmadığı kabul edilerek sanık hakkında TCK’nın 62. maddesinin uygulanmamasına karar verilmiş olup, bu takdirde dosya kapsamına bir uyumsuzluk veya açık bir hukuka aykırılık bulunmadığından, tebliğnamedeki bozma öneren 4 nolu görüşe iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; mahalli Cumhuriyet savcısının, sanık müdafiinin ve katılanlar vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Dosya kapsamı ve toplanan delillere göre, olayın gerçekleştiği sokağın tek yönlü taşıt trafiğine açık olduğuna dair sanığın giriş yaptığı sokak kısmında levha ya da uyarıcı başkaca bir işaret bulunmadığının anlaşılması karşısında, kasten trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeksizin sanığın trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
2-Taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK’nın 61/1 ve 22/4. maddelerinde yer alan ölçütlerden olan failin kusuru, meydana gelen zararın ağırlığı, suçun işleniş biçimi ile suçun işlendiği yer ve zaman nazara alınmak suretiyle TCK’nın 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekirken, sanığın asli kusurlu olduğunun mahkemece de kabul edildiği somut olayda, taksirinin yoğunluğu ve katılanlardan birinin nitelikli şekilde yaralandığı gözetilerek, alt sınır aşılarak hak ve nasafete uygun bir ceza tayini yerine, taksirle yaralama suçundan asgari hadden ceza tayin edilmesi,
3-Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 07/07/2009 tarih 2009/9-62-191 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK’nın 61/1. maddesinin (g) bendinde yer alan “failin güttüğü amaç ve saik” gerekçelerine dayanılamayacağının gözetilmemesi,
4-Hapis cezası ertelenen sanık hakkında denetim süresi içinde herhangi bir yükümlülük belirlenip belirlenemeyeceği, sanığa rehberlik edecek uzman bir kişi görevlendirilip görevlendirilmeyeceği hususu ile ertelemeye dair TCK’nın 51. maddesinin 8. fıkrasındaki ihtar ve açıklamalara hüküm fıkrasında yer verilmemesi,
5-Sanık müdafiinin gerekçeli karar başlığında gösterilmemesi sureti ile CMK’nın 232/2-b. maddesine aykırı davranılması,
İsabetsiz olup, katılanlar vekilinin ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 02.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.