Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2015/12924 E. 2017/4615 K. 01.06.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/12924
KARAR NO : 2017/4615
KARAR TARİHİ : 01.06.2017

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : 2863 sayılı Kanunun 65/1, 5237 sayılı TCK’nın 52/2-3, 53/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Başkanlığının 14/10/1978 tarih ve A-1362 sayılı kararı ile tescil edilip, Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulunun 03/07/1987 tarih ve 3492 sayılı kararı ile tescilinin devamına karar verilen ve Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 27/03/2004 tarih ve 3225 sayılı kararı ile de koruma amaçlı imar planı onaylanan 3. derece arkeolojik sit alanı içerisindeki suça konu taşınmaz üzerinde inşai faaliyette bulunmayı, 02/08/2012 tarihli “düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi” ile müteahhit olarak üstlendiği, taşınmazda, 05/11/1999 tarih ve 658 sayılı arkeolojik sitlerin koruma ve kullanma koşullarına ilişkin ilke kararı gereği müze uzmanlarının denetiminde sondaj kazısına başlanıldığı, sanık hakkında, hava koşulları nedeniyle kazıya ara verildiğinde, Müze Müdürlüğünün bilgisi ve izni dışında iş makinesi kullanılarak sondajların derinleştirildiği iddiasıyla inceleme konusu davanın açıldığı, olay yeri keşfi ile, sondaj çukurlarının müze uzmanlarının denetimi olmadan derinleştirilmesi sırasında mezar kalıntısı bulunan açmada kültür varlığı tahribatı meydana geldiğinin belirlendiği;
Sanığın soruşturma aşamasında verdiği ifadede, taşınmazdaki sondaj çalışmalarının Anıtlar Kurulu kontrolünde gerçekleştirildiğini, makine ile çalıştıkları yönündeki ihbarın asılsız olup, kanuna aykırı hareket etmediklerini söylediği, kovuşturma aşamasında yaptığı savunmada da, Gebze’deki işlerinin başında olduğundan, inşaat faaliyetine yeğeni …’ın nezaret ettiğini, Müze Müdürlüğünün kontrolünden çıkmamasını yeğenine tembihlediğini, izinsiz çalışmadan bilgisinin bulunmadığını beyan ettiği, tanık …’ın ise keşifte alınan ifadesinde, inşaat ile fiilen kendisinin ilgilendiğini, dayısı olan sanığın sürekli işin başında duramadığını, işi devamlı kontrol ettiğinden, bilgisi dışında zeminin kazılmasının mümkün olmadığını ve Müze Müdürlüğü görevlileri bulunmaksızın kepçe ile kazı yapılmadığını söylemesine karşılık, hükümden sonra mahkemeye ibraz ettiği 22/07/2014 havale tarihli dilekçe ile, sanığın Gümüşlük’teki inşaatını kendisinin takip ettiğini, müze yetkililerinin kuyu açarak incelemelerde bulunduklarını, yağmur nedeniyle çalışmalara ara verildiğinde, çok fazla yağmur yağmasından dolayı kuyulardan çıkarılan toprağın tekrar içeri dolduğunu, çalışmaların boşa gitmemesi için kuyulara dolan toprağı çıkartmak istediğini, bu amaçla kepçe getirterek, yağmurun sürüklediği toprağı çıkarttırıp, kuyuların yanındaki alanı da düzelttirdiğini, korktuğundan ve dayısı olan sanıktan çekindiğinden kepçe çalıştırdığını söyleyemediğini, sanığın durumdan bilgisinin olmadığını bildirdiği anlaşılmakla;
Tanık … hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulup, dava açılması halinde incelenen dosya ile birleştirilmesine karar verilerek, sondaj çukurlarının Müze Müdürlüğünün bilgisi dışında derinleştirilmesi suretiyle kültür varlığı tahribatına neden olunması fiilinin kim tarafından gerçekleştirildiğinin, Gebze ilçesinde ikamet ettiği ve yetkilisi bulunduğu şirket merkezinin de aynı ilçe olduğu dosya kapsamından anlaşılan sanığın, yapılan fiilden haberdar olup olmadığının, bu konuda bilgi ve talimatı bulunup bulunmadığının her türlü şüpheden uzak biçimde tespit edilmesi, böylece maddi gerçeğin tereddütsüz şekilde ortaya konulması sağlandıktan sonra ulaşılacak kanaate göre hukuki durum tayin ve takdirinde bulunulması zorunlu görülmüş,
Kabule göre de;
1- Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi tatbik edilirken, Anayasa Mahkemesinin 24/11/2015 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 08/10/2015 tarihli, 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararının gözetilmesinde zorunluluk bulunması bozmayı gerektirmiş,
2- Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin “19/12/2013” şeklinde gösterilmesi,
İsabetsiz olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 01/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.