Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2015/12819 E. 2017/5201 K. 15.06.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/12819
KARAR NO : 2017/5201
KARAR TARİHİ : 15.06.2017

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : 1- Sanık … hakkında; 5271 sayılı CMK’nın 223/2-c maddesi uyarınca Beraat
2- Sanık … hakkında; 2863 sayılı Kanunun 65/a, 5237 sayılı TCK’nın 52/2, 53/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanık …’ün beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili ve vekalet ücreti yönünden sanık müdafii tarafından; sanık …’ın mahkumiyetine ilişkin hüküm, adı geçen sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1- Sanık … müdafince vekalet ücreti yönünden yapılan temyiz isteminin incelenmesinde;
Sanık müdafinin, yüzüne karşı 29/05/2014 tarihinde verilen hükmü, CMUK’un 310/1. maddesinde öngörülen yasal bir haftalık süre geçtikten sonra, 19/09/2014 tarihinde temyiz ettiğinin anlaşılması karşısında; 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesi gereğince temyiz isteminin, isteme aykırı olarak REDDİNE,
2- Sanık …’ün beraatine ilişkin hükme yönelik katılan vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde ise;
Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suç açısından sanığın kastının bulunmadığı, sanık tarafından suç işleme kastı ile hareket edilmediği, atılı suçun manevi unsurunun oluşmadığı, gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin, sanığın atılı suçu işlediğinin açık olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, sanık …’ün beraatine ilişkin hükmün ONANMASINA,
3- Sanık …’ın mahkumiyetine ilişkin hükme yönelik adı geçen sanığın temyiz isteminin incelenmesine gelince;
2863 sayılı Kanunun 65. maddesinin, 20/08/2016 tarihinde kabul edilip, 07/09/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6745 sayılı Kanunun 25. maddesi ile değiştirildiği ve anılan değişikliğin, “izinsiz inşai ve fiziki müdahale” fiili yönünden, 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile değişik 65. maddesine göre aleyhe bir düzenleme getirdiği dikkate alınarak yapılan incelemede;
Sanığın, Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulunun 31/01/1986 tarih ve 1778 sayılı kararı ile tescil edilen Antik Roma Tiyatrosu 1. ve 2. derece arkeolojik sit alanı içerisindeki 2262 ada, 1 ve 13 parselleri kapsayan bölgede zemini düzeltmek ve asfaltlamak suretiyle fiziki müdahalede bulunarak otopark işletmeciliği yaptığı ve bu şekilde sit alanının zarar görmesine kasten sebebiyet verdiği iddiasıyla dava açıldığı, sanığın soruşturma aşamasında verdiği ifadede, suça konu yerde daha önce işletmekte olduğu kahvehanenin, belediye encümen kararı ile yıkıldığını, … isimli belediye yetkilisinin kendisine, yıkımdan sonra alanı otopark olarak düzenleyip işletilmek üzere vereceklerini, bölgedeki iş yerlerinin tamamen temizlenmesine kadar otoparkı çalıştırabileceklerini söyleyip sözlü taahhütte bulunduğunu, yıkımın ardından belediyenin alanı temizleyip asfaltını da dökerek otopark olarak kullanılmak üzere kendisine verdiğini, ruhsatı olmayıp, tamamen sözlü anlaşma çerçevesinde otopark işletmeciliği yaptığını, alana herhangi bir müdahalede bulunmadığını beyan ettiği, kovuşturma aşamasındaki savunmasında da, suça konu yerde daha önce 62 metre karelik bir dükkanı olduğunu, 2008 yılında gerçekleştirilen istimlak işlemi sonrası Büyükşehir Belediyesi Kentsel Dönüşüm Daire Başkanına başvurarak, bölgede otopark işletmeciliği yapmak istediğini bildirdiğini, kendisine sözlü olarak yapabileceğinin söylenmesi üzerine faaliyete başladığını, taşınmazın otopark işletmeciliğine uygun hale gelmesi için müracaat ettiği Büyükşehir Belediyesince yerin asfaltlandığını, başlangıçtan beri suç kastı ile hareket etmediğini söylediği, soruşturma aşamasında verilen 07/05/2012 tarihli ayırma kararı ile, Ankara Büyükşehir Belediyesi görevlileri bakımından evrakın 2012/55667 soruşturma numarasına kaydedildiği, bahse konu evraka ilişkin olarak dosya içerisinde bilgi – belge bulunmadığı;
Sanığın 2863 sayılı Kanuna göre suç oluşturan bir eylem gerçekleştirdiğinden söz edilebilmesi için, Antik Roma Tiyatrosu 1. ve 2. derece arkeolojik sit alanı içerisindeki 2262 ada, 1 ve 13 parselleri kapsayan bölgede, zemini düzeltme ve asfaltlama şeklindeki faaliyetlerin sanık tarafından yapıldığının tereddütsüz şekilde ortaya konulması; belirtilen eylemleri sanığın yaptığı tespit edilirse, bir sonraki aşama olarak, bu eylemler nedeniyle arkeolojik sit alanının zarar görüp görmediğinin şüpheden uzak biçimde belirlenmesi gerektiği anlaşılmakla; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/55667 sayılı soruşturma dosyasının getirtilmesi, sanık tarafından soruşturma aşamasında ismi zikredilen, dosya içerisindeki belgelerden genel sekreter yardımcısı olarak görev yaptığı anlaşılan … isimli şahsın ve kovuşturma aşamasındaki savunmada geçen Büyükşehir Belediyesi Kentsel Dönüşüm Daire Başkanının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurularak, Antik Roma Tiyatrosu 1. ve 2. derece arkeolojik sit alanı içerisinde yer alıp, sanığın suç tarihi itibariyle otopark işletmeciliği yaptığı 2262 ada, 1 ve 13 parselleri kapsayan bölgede, zemini düzeltme ve asfaltlama çalışmalarının belediye tarafından yapılıp yapılmadığının, taşınmazları otopark olarak işletmesi hususunda sanığa şifahen izin verilip verilmediğinin, verilmiş ise hangi koşullar altında verildiğinin detaylıca açıklattırılması, olay yerinde keşif yapılarak, 2262 ada, 1 ve 13 parsellerin mevcut durumunun, ayrıca, zemin düzeltme ve asfaltlama çalışmaları nedeniyle arkeolojik sit alanının zarar görüp görmediğinin tereddütsüz şekilde belirlenmesi, sözü edilen müdahaleleri sanığın izin almaksızın gerçekleştirdiği şüpheden uzak biçimde ortaya konulursa, belirtilen müdahaleler nedeniyle sit alanında zarar meydana gelmesi halinde, 2863 sayılı Kanunun 65/1. maddesi, zarar meydana gelmemesi halinde ise, suç tarihi itibariyle Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı bünyesinde koruma uygulama ve denetim bürosu bulunduğundan, aynı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/4. maddesi kapsamında değerlendirme yapılması gerektiği gözetilmeksizin, sanığın savunmasının doğruluğu araştırılmadan ve suçun unsurları kesin olarak belirlenmeden mahkumiyete dair hüküm tesisi kanuna aykırı,
Kabule göre de;
1- Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi tatbik edilirken, Anayasa Mahkemesinin 24/11/2015 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 08/10/2015 tarihli, 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararının gözetilmesinde zorunluluk bulunması bozmayı gerektirmiş,
2- Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin “2011 – 2012” şeklinde gösterilmesi,
İsabetsiz olup, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 15/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.