Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/9986 E. 2015/3413 K. 24.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/9986
KARAR NO : 2015/3413
KARAR TARİHİ : 24.02.2015

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : Beraat

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan Maliye Hazinesi vekili ile katılan … vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Mahkemece hakkında katılma kararı verilen …’nın 2863 sayılı Kanuna aykırılıktan doğan davalara katılma ve tesis edilen hükmü temyiz etme hak ve yetkisi bulunmadığı anlaşılmakla, katılan belediye vekilinin temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak REDDİNE,
Katılan … Bakanlığı vekilinin temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Anayasa Mahkemesi’nin 13/10/2012 tarih, 28440 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2011/18 Esas, 2012/53 sayılı kararı ile 08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; Yüksek Mahkemece “mülkiyet hakkı ihlali” iddiasının kabul edilmediği, ancak, hukuk devletinin temel ilkelerinden olan “belirlilik ilkesi” ne göre, kişilerin maliki bulundukları taşınmazların korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı niteliğiyle tescilli olduğunu ya da sit alanı içerisinde kaldığını öğrenmeleri gerektiği hususunun vurgulandığı, iptal hükmündeki gerekçeler doğrultusunda, 2863 sayılı Kanunun “tespit ve tescil” başlıklı 7. maddesinin 6498 sayılı Kanun ile değiştirildiği, buna göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edilmesi; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulması gerektiği; belirtilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılacağı;
2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde 6498 sayılı Kanun ile getirilen değişikliğin amacının, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı ya da sit alanı olarak tescil kararlarının, ilgililerince öğrenilmesini sağlamak olduğu, başka bir deyişle, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları yönünden tebliğ; sit alanları yönünden Resmi Gazete’de yayım ve internet üzerinden duyuru kurallarının, kişilerin, sahip oldukları taşınmazların durumunu bilmelerini ve ona göre hareket etmelerini sağlama amacı taşıdığı, belirtilen kuralların, 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde düzenlenen suçun oluşumu için şekil şartı niteliği bulunmayıp, aksi yöndeki kabulün, 6498 sayılı Kanunun amacına da ters düşeceği;
Dolayısıyla, sözü edilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği;
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; sanığın, ….II Numaralı kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 07/10/2009 tarihli ve 5118 sayılı kararı ile 3. derece arkeolojik sit alanı olarak tespit ve tescil edilen…. İli, …. İlçesi, … Mahallesi, …. Sokak, 115 ada, 18 parselde bulunan ve mülkiyeti kendisine ait olan taşınmazda izinsiz olarak 110 m2 alanlı bina inşa etmekte olduğunun belirlendiği, her ne kadar taşınmazın sanık tarafından satın alındığı tarihte tapu kaydının beyanlar hanesinde taşınmazın korunması gerekli kültür varlığı olduğuna dair şerh mevcut değil ise de, anılan Kurul kararının mahallinde ilan edildiği, sanığın ilan tarihinde ilanın yapıldığı mahalde yaşadığı, bu itibarla suça konu yerin sit alanı niteliğinde bulunduğunu bildiği, sanığın savunmasında, üzerine atılı suçu kabul etmediğini, suça konu evi 1996 yılında satın aldığını, 08/09/2011 tarihinde kanalizasyon patlayınca belediyeye müracaatta bulunduğunu, kanalizasyonun kepçe ile düzeltilmesi sırasında belediyeye ait duvarın yıkılması sonucu evinin zarar gördüğünü, Belediye Fen İşleri Müdürü … ile görüştüğünü, kendisinin yeniden evini tamir etmesi için malzeme verdiklerini, evin yeniden projesini çizdiklerini, atılı suçlamayı kabul etmediğini beyan ettiği, tanık …’nun aşamalarda alınan beyanında, sanığın kanalizasyonun patlaması nedeniyle Belediyeye müracaat ettiği hususunun doğru olduğunu, müdahale sırasında istinat duvarının yıkılması nedeniyle sanığın evinin çatısının bir kısmının zarar gördüğünü, encümen kararı alınarak sanığın zararının yaklaşık 5.000 TL ücret ödenmek suretiyle giderildiğini, sanığın taslak olarak belirttiği şeyin zarar ziyan tespitine yönelik düzenlenen proje olduğunu ifade ettiği, tüm dosya kapsamı nazara alındığında, kanalizasyon çalışması sırasında sanığın evinin sadece çatısının bir kısmının zarar görmesine rağmen 60 m2 alanlı mevcut binayı tamamen yıkarak yerine 110 m2 alanlı yeni bir mesken inşa etmeye başladığı anlaşılmakla, sit alanı içerisinde izinsiz olarak inşai ve fiziki müdahalede bulunduğunun sabit olduğu, suç tarihinde … Valiliği bünyesinde faaliyette olan koruma uygulama ve denetim bürosunun bulunması ve hükümden önce, 11/10/2013 günlü Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Kanun’da, 65/1 ve 65/4 maddelerinin uygulanmasına ilişkin olarak getirilen değişiklikler karşısında, suça konu taşınmazın belediye veya İl Özel İdaresi sınırları içerisinde bulunup bulunmadığı araştırılarak, belediye sınırları kapsamında ise, suç tarihi itibariyle …Belediyesi bünyesinde koruma uygulama ve denetim bürosu bulunmadığından 2863 sayılı Kanunun 65/1-2. cümle, İl Özel İdaresi sınırları kapsamında ise, Valilik bünyesinde sözü edilen büro mevcut olduğundan aynı Kanunun 65/4 maddesi uyarınca mahkumiyeti gerektiği gözetilmeksizin, “2863 sayılı Kanunun 65/b maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptaline karar verildiği ve kurul kararının malikine tebliğ edilmediği, dolayısıyla sanığa atılı suçun unsurlarının oluşmadığı” şeklinde hatalı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 24/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.