Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/996 E. 2014/11826 K. 14.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/996
KARAR NO : 2014/11826
KARAR TARİHİ : 14.05.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/133304

Mahkemesi : Adana 9. Ağır Ceza Mahkemesi

Tarihi : 28.02.2013

Numarası : 2012/146 – 2013/100

Dava : 466 sayılı Kanun uyarınca tazminat

Davacının maddi ve manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Davanın niteliği ve talep konusuna göre, davacı vekilinin duruşmalı inceleme isteminin 5320 sayılı kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’nın 318.madedsi gereğince reddine karar verilerek yapılan incelemede;

İncelenen dosya kapsamına göre; dava 466 sayılı Kanun hükümlerine dayalı tazminat istemine ilişkin olup, Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2009/256 esas-2010/57 sayılı kararında 466 sayılı Kanunun 2. maddesindeki üç aylık sürenin başlangıcı için 21/04/1975 tarih ve 3-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına atıf yapılarak kesinleşen beraet kararından davacının haberdar olmasının arandığı, ancak adı geçen kararda tazminat davasının ne zamana kadar açılması gerektiğine dair bir açıklama bulunmamakla birlikte hiçbir hakkın sonsuza dek dava konusu yapılamayacağı, özel hukuk kapsamında değerlendirilmesi gereken bu talebin de makul bir süre içinde dava edilmesi gerektiği dava süresi açısından en lehe kabul ile Borçlar Kanununun 60. maddesindeki sürenin kabulü gerektiği ve her koşulda davanın 10 yıllık süre içinde açılması gerektiği kabul edilmekle kanun dışı yakalanan veya tutuklananlar bakımından, beraet hükmünden itibaren 10 yıl dolduktan sonra 466 sayılı Kanuna göre tazminat istenemeyeceği bu kapsamda tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasında 08.04.1996 tarihinde verilen beraat hükmü ile, tazminat davasının açılmış olduğu 31.08.2012 tarihine kadar, 16 yıldan fazla süre geçtiği ve davacının bu uzun süre içerisinde hakkındaki beraet hükmünden haberdar olmadığından söz etmenin yaşamın olağan akışına uymayacağı, davanın süresinde açıldığının kabulünün mümkün olamayacağı gözetilip, süresinde açılmayan davanın reddine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 14/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.