YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/9936
KARAR NO : 2014/11858
KARAR TARİHİ : 14.05.2014
Tebliğname No : KYB – 2014/106535
Mahkemesi :Besni Sulh Ceza Mahkemesi
Tarihi :27.10.2010
Numarası :2010/6 – 2010/193
Trafik güvenliğini tehlikeye sokmak suçundan sanık O.. A..’in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 179/3. madde yollaması ile 179/2. maddesi gereğince 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Besni Sulh Ceza Mahkemesinin 30/05/2007 tarihli ve 2007/145-251 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesinde 5728 sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile yapılan değişiklik nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilip verilmeyeceği hususunun değerlendirilmesi amacıyla hükümlü vekili ile Besni Cumhuriyet Başsavcılığınca talepte bulunulması üzerine, aynı mahkemenin sanığın beraatine dair 27/10/2010 tarihli ve 2010/6-193 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre;
5728 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinde “Bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten önce kesinleşmiş ve infaz edilmekte olan mahkûmiyet kararları hakkında, lehe kanun hükümleri, hükmü veren mahkemece 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 98 ilâ 101 inci maddeleri dikkate alınmak ve dosya üzerinden incelenmek suretiyle belirlenir. Ancak, hükmün konusunun herhangi bir inceleme, araştırma, delil tartışması ve takdir hakkının kullanılmasını gerektirmesi halinde inceleme, duruşma açılmak suretiyle yapılabilir. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kesin hükümle sonuçlanmış olan davalarda lehe hükmün belirlenmesi ve uygulanması amacıyla, yapılan yargılama bakımından dava zamanaşımı hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme de nazara alındığında, kesinleşmiş mahkumiyet hükmü sonrasında yapılan uyarlama yargılamasında delil değerlendirilmesi ve takdiri cihetine gidilerek beraat kararı verilmesinde,
İsabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 13.03.2014 gün ve 94660652-105-02-1623-2014/5188/18809 sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 01.04.2014 gün ve 2014/106535 sayılı tebliğnamesi ile Daireye ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 24/06/2008 tarihli ve 2008/9-82 Esas, 2008/181 Karar; 17/06/2008 tarihli ve 2008/1-142 Esas, 2008/171 Karar; 14.04.2009 tarihli ve 2008/1-261 Esas, 2009/97 Karar sayılı kararlarında belirtildiği üzere, kesinleşmiş mahkûmiyet hükmünde değişiklik (uyarlama) yargılaması, asıl ceza yargılamasının bütünüyle sonuçlanıp hükmün kesinleşmesinden sonra, ancak infazın tamamlanmasından önce yürürlüğe giren bir ceza yasasının, kesinleşmiş mahkûmiyet hükmüne, dolayısıyla infaza etkisi bulunup bulunmadığının saptanmasına ilişkin ve esas itibariyle infazı ilgilendiren ve etkileyen bir yargılama faaliyeti olduğu, ancak bu yargılamanın amacının, kesinleşmiş hükümde suç olduğu saptanan olaya ilişkin lehe hükmün belirlenmesi ve uygulanması ile sınırlı olduğundan, yeniden bir olay yargılaması yapılmasını gerektiren ayrıksı durumlar dışında, önceki yargılamada iddia ve savunma olarak ileri sürülen görüşler ile delillerin tartışılması ve değerlendirilmesine gerek bulunmadığı, bu bağlamda, sonraki yasanın lehe sonuç doğurup doğurmadığının saptanması, lehe ise uygulanması ile sınırlı, kendine özgü bir yargılama olduğu, bu talî yargılamada, aslî ceza yargılaması sürecinde iddia ve savunma olarak ileri sürülen görüşler ile delillerin tartışılması ve değerlendirilmesine gerek bulunmadığı gözetilmeden, istisnai bir yargılama faaliyeti olan uyarlama yargılamasında, önceki hükümde suçun unsurlarının oluştuğu kabul edildiği halde, sanığın suç işleme kastının bulunmadığı ve suçun yasal unsurlarının oluşmadığından bahisle, beraat kararı verilmesine olanak bulunmadığı düşünülmeden, yazılı şekilde beraat kararı verilmesi kanuna aykırı olduğundan,
Kanun yararına bozma talebine atfen düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, Besni Sulh Ceza Mahkemesinin 27.10.2010 tarihli ve 2010/6 Esas, 2010/193 Karar sayılı ek kararın 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.