Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/9888 E. 2015/7478 K. 05.05.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/9888
KARAR NO : 2015/7478
KARAR TARİHİ : 05.05.2015

Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Hüküm : Maddi tazminat talebinin reddi, 50.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine

Davacı vekilinin 23.08.2010 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacının sahibi olduğu menkul kıymet hesabına bir suç soruşturması nedeniyle bloke konulduğunu, yapılan yargılama sırasında hesap üzerindeki blokenin kaldırılmasına karar verildiğini belirterek, CMK’nın 141. ve devamı maddeleri gereğince maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin açılan davanın mahkemece maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Davacı vekili, 23.08.2010 havale tarihli dilekçesiyle müvekkili olan davacının …. A.Ş. … Şubesinde bulunan 1034 nolu hesabın sahibi olduğunu, … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından manipülasyon iddiasını içeren 2008/2783 sayılı soruşturma dosyasında … Sulh Ceza Mahkemesinin 02.04.2009 tarih ve 2009/473 Değişik iş sayılı kararıyla müvekkilinin bahsi geçen hesabında bulunan ve 02.04.2009 tarihi itibariyle değeri 7.969.330,81 TL olan hisse senetlerine el konulduğunu, yapılan yargılama sırasında … Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/1008 Esas sayılı dosyasında 07.08.2009 tarihinde hesap üzerindeki blokenin kaldırıldığını, müvekkilinin 02.04.2009 – 07.08.2009 tarihleri arasında hesabı üzerinde haksız el koyma kararı nedeniyle hiçbir işlem yapamadığını, el koyma tarihi itibariyle müvekkilinin menkul kıymetlerinin toplam değerinin 7.969.330,81 TL iken, el koyma kararının kaldırıldığı 07.08.2009 tarihinde müvekkilinin sahibi olduğu hisse senetlerinin toplam değerinin 3.554.820,34 TL’ye düştüğünü, bu nedenle müvekkilinin 4.414.510 TL zarara uğradığını, bu nedenle müvekkilinin uğradığı maddi zarar toplamı olan 4.414.510 TL’nin 02.04.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davalı vekilinin ve davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat istemini düzenleyen 5271 sayılı CMK’nın 141. maddesinin “j” bendinde, “eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilemeyen” kişilerin maddi ve manevi her türlü zararlarını Devletten isteyebileceklerinin açıkça düzenlendiği, davacının suç soruşturması sebebiyle… Borsasında bulunduğunu iddia ettiği hisseleri üzerine… Sulh Ceza Mahkemesi tarafından hisselerden manipülasyon yapıldığı ve davacıya ait menkul kıymet hesabının sanıklarca iddia edilen eyleme katılmak amacıyla kullanıldığı iddiası ile bloke konulduğunu, ihtiyati tedbir konulması sebebiyle el konulma süresi içinde hisseleri üzerinde hukuki tasarrufta bulunmasının mümkün bulunmadığı da göz önüne alınarak, alanında uzman bir bilirkişi aracılığıyla yaptırılacak inceleme ile el konulma tarihinde davacının . Borsasında kendi öz kaynağına dayalı olarak satın aldığı hisselerin ve satım değerlerinin tespit edilmesi, tespit edilen bu hisselerin blokajın kalktığı tarihteki satım değerlerinin belirlenmesi suretiyle, davacının hisse senetlerinde ortaya çıkan gerçek zararının belirlenmesi, davacının kredili hisse işlemleri nedeniyle uğradığı zarar ile kredi sağlanması karşılığında oluşan faizin toplam karşılığının aracı kurum tarafından blokajın çözülmesi anında davacının öz kaynak hisselerinin bir kısmının satılarak karşılanması suretiyle portföyde meydana gelen eksilmenin de gerçek zarardan düşülmesi ve hisse senetlerinde temettü verilmiş olması veya bedelli-bedelsiz bölünmelerin de dikkate alınması suretiyle bulunacak miktarın davacıya ödenmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı gerekçeyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi,
2- Manevi tazminat davaları kişilik hakkını koruyan, haksız tecavüzün doğurmuş olduğu olumsuz sonuçlarını, yani zararın giderilmesini, telafi edilmesini amaçlar, manevi tazminat davası için, kişilik haklarının ihlal edilmesi özellikle sosyal ve duygusal kişilik değerlerinin ihlali ve hukuka aykırı bir fiilin bulunması gerekir. Yakalanan veya tutuklanan kimsenin gerek aile gerek iş çevresinde itibarının sarsılması, aile, çocuk ve yakınları için tutukevinde hasret çekilmesi, kişinin tutuklanması nedeniyle ruhi sıkıntılar çekmesi, cezaevi şartları, buralarda duyduğu acı ve ızdıraplar kişinin manevi zararının giderilmesini gerekli kılar, tutuklanan kimseye verilecek manevi tazminatın tespitinde; tutukluluk süresi, kişinin sosyal ve ekonomik yeri, üzerine yüklenen ve ceza kovuşturmasına konu olan suçun nitelik ve kapsamı göz önünde bulundurulmalıdır, bu açıklamalar ışığında, yalnızca haksız yere yakalanan ya da tutuklanan kişinin çektiği acının karşılığı olarak manevi zarar ödenmesi gerektiği, haksız el koyma nedeniyle manevi tazminat şartlarının oluşmayacağı gözetilerek davacı lehine el koyma nedeniyle manevi tazminata hükmedilemeyeceği gözetilmeden bu konudaki talebinin reddi yerine kısmen kabulüne karar verilmesi,
3- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden ve özellikle maliye hazinesinden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Sistemi üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin ve davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, isteme uygun olarak BOZULMASINA, 05.05.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.