Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/862 E. 2014/24688 K. 04.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/862
KARAR NO : 2014/24688
KARAR TARİHİ : 04.12.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/362816
Mahkemesi : Ceyhan (Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesi
Tarihi : 27/06/2013
Numarası : 2009/137 – 2013/594
Suç : Taksirle yaralama

Taksirle yaralama suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar müdafiinin, sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Pratisyen hekim olan sanık Z.. E..’in, Ceyhan Devlet Hastanesi Acil Polikliniğinde nöbetçi doktor olarak görevlendirildiği, olay günü 11 yaşındaki katılan M.. E..’in sağ el işaret parmağının demir kapıya sıkışarak ezilmesi üzerine, mağdur ile birlikte komşusu M. Ö..’in hastane acil polikliniğine müracaat ettikleri, hasta çocuğun idari soruşturma ve yargılama aşamasında verdiği ifadesine göre, parmağını sanık doktorun gördüğü ve dikilmesi ve pansuman yapılması talimatını verdiği, hastanın parmağının kimliği tespit edilemeyen sağlık memuru tarafından tel ile sıkıca dikildiği, hastanın ifadesine göre dikildikten sonra röntgen filminin çekildiği ve aynı gün sanık doktor tarafından ilaç yazılarak eve gönderildiği, ertesi gün hasta ve yakınlarının aynı hastanenin ortopedi polikliniğinde Dr. N.E..’a muayene oldukları ve adı geçen doktor tarafından hastanın Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesine sevkinin yapıldığı, üniversite hastanesinde hastanın parmağının nekroz olduğu ve kesilmesi gerektiğinin söylenmesi üzerine, 02.09.2008 tarihinde hastanın parmağının Ceyhan Devlet Hastanesi ortepedi uzmanı Dr.M.A.. tarafından nekroz olan bölümünün kesildiği olayda; 24-25. Mart. 2011 tarihli Yüksek Sağlık Şurası raporunda “..atılan sütür tekniğinin doğru olmadığı, ancak atılan sütür ile amputasyon arasında illiyet bağı olmadığı, doktorun hastaya tedavi yaklaşımının doğru olmadığı, ezilme tarzı yaralanma ile hastaneye başvuran bir hastadan direkt grafi istenilmesi gerektiği…” ve Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 3.İhtisas Kurulu’nun 24.09.2012 tarihli raporunda “…ezilme tarzı yaralanmalarda revaskülerizasyonun (yeniden damarlanma) çoğu zaman mümkün olmayabileceği, primer olarak tel ile dikilmesinin uygun olmadığı, teknik olarak kısa bir alana bölge için çok uygun olmayan stapler tabir edilen tel dikişleri ile sık aralıklarla atılması zaten dolaşım problemi olan yaralanmada dolaşımı daha sıkıntılı hale getirmiş olabileceğine…” oy birliği ile karar verildiğinin anlaşılması karşısında; yaralanma ile sanığın kusurlu hareketi arasında uygun illiyet bağının kurulamamasına göre; sanık doktorun önce grafi istemesi, dikişleri kontrol etmesi ve ortepedi polikliniğine sevk etmesi gerekir iken, özensiz davranan ve görevinin gereklerine aykırı hareket etmesi nedeniyle eyleminin TCK’nın 257/1. maddesinde görevi kötüye kullanma suçunu oluşturacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesiri,
2- Sağlık memuru olan sanık V.. V..’ın, hastane kayıtlarında, olay tarihinde acil polikliniğinde görevli sağlık memuru olduğu, tüm aşamalardaki ifadesinde, olay günü hastanın parmağına tel dikişin kendisi tarafından atılmadığı ifadeleri ve Yüksek Sağlık Şurası’nın 24-25 Mart 2011 tarihli ve Adli Tıp 3.İhtisas Kurulu’nun 24 09.2012 tarihli raporlarında belirtildiği üzere, atılan sütur tekniğinin yanlış olması ve tel dikişlerinin sık aralıklar ile atılmasının dolaşımı sıkıntılı hale getirmiş olabileceği görüşleri karşısında; idari soruşturmacı ve mahkeme tarafından, acil polikliniğinde görev yapan kişiler ile birlikte sanık V.. V.., 11 yaşındaki M.. E..’e gösterilerek, parmağına dikiş atan sanığı teşhis için yüzleştirme yapıldığı, katılan çocuğun sanığın ve diğerlerinin parmağına dikiş atan kişiler olmadığı, sanığın dikiş bitmek üzere iken yanına geldiği ve omzuna iğne yaptığı, daha sonra da parmağına pansuman yaptığını ifade etmesi karşısında; çocuğun parmağın sanık tarafından dikilmediği sabit olduğundan, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi;
Kanuna aykırı olup, sanıklar müdafinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, hükümlerin isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 04.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.