Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/837 E. 2014/26642 K. 25.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/837
KARAR NO : 2014/26642
KARAR TARİHİ : 25.12.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/136323
Mahkemesi : Beykoz 2. Asliye Ceza Mahkemesi
Karar tarihi : 07/02/2013
Numarası : 2009/178 – 2013/66
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın, hakkında dava açıldıktan sonra gerçekleştirdiği inşai ve fiziki müdahale oluşturan eylemler yönünden zamanaşımı süresi içerisinde gereğinin takdir ve ifası mümkün görülmüştür.
08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesine göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edileceği; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı;
Belirtilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği;
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; sanığın, İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 15/11/1995 tarih ve 7755 sayılı kararı ile tescilli 3. derece doğal sit ve orman alanı içerisinde bulunan hazineye ait taşınmaz üzerinde mevcut tamamlanmamış haldeki binada izin almaksızın ince inşaat imalatları gerçekleştirdiği, kolluk kuvvetlerince düzenlenen 13/03/2008 tarihli tutanakta, sanığa telefon ile ulaşılarak inşaatı durdurması konusunda uyarıldığının belirtildiği, olay yerindeki keşif akabinde inşaat bilirkişisi tarafından düzenlenen 13/07/2009 tarihli rapor ile, ruhsat alınarak yapılması gereken suça konu imalatların, 13/03/2008 tutanak tarihinden önce ve sonra yapıldığının, inşaatın halen devam ettiğinin belirlendiği, sanığın kovuşturma aşamasında verdiği ifadede, bölgede genel olarak kaçak yapılaşma bulunduğunu,
bölgenin sit alanı olduğuna ilişkin belgelerin doğru olduğunu beyan ettiği anlaşılmakla, 3. derece doğal sit ve orman alanındaki hazineye ait taşınmaz üzerinde, bölgenin niteliğini bilerek önceden başladığı inşai faaliyeti, kolluk kuvvetlerince uyarılmasına ve daha sonra hakkında dava açılmasına rağmen sona erdirmeyerek keşif günü dahi sürdüren sanığın, temel hapis cezası da asgari haddin üzerinde tayin edilerek cezalandırılması gerektiği gözetilmeksizin, sadece adli para cezasında teşdit uygulanması ile yetinilerek mahkumiyetine hükmedilmesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin, bilirkişi raporlarının kanuna aykırı olduğuna, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş kanun hükmüne dayanılarak karar verildiğine ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Beykoz ilçesinin bağlı bulunduğu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı bünyesinde suç tarihi itibariyle faaliyette olan koruma uygulama ve denetim bürosu bulunması karşısında, hükümden sonra, 11/10/2013 günlü Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Kanun’da, 65/1 ve 65/4 maddelerinin uygulanmasına ilişkin olarak getirilen değişiklikler yönünden, eylemin niteliği ve suç kastının yoğunluğu dikkate alınarak sanığın hukuki durumunun yeniden tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 25/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.