Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/793 E. 2014/23537 K. 21.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/793
KARAR NO : 2014/23537
KARAR TARİHİ : 21.11.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/109905
Mahkemesi : Gebze 5. Asliye Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi : 27/02/2013
Numarası : 2012/344-2013/168
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Olay günü kolluk kuvvetlerine yapılan bir ihbar ile, sanığın elinde bulunan tarihi eserleri satmak üzere ..plakalı araçla İstanbul’dan Gebze’ye geleceği bilgisinin alınması üzerine, Deniz büfe isimli işyerinin önünde yapılan kontrolde söz konusu aracın görüldüğü ve sanıktan eserleri teslim etmesinin istendiği, dosya kapsamında mevcut bağımsız bilirkişi raporunda, 1 adet ahşap ve metal aksamlı el değirmeni, 1 adet metal ve cam aksamlı deniz feneri, 1 adet ahşap kefeli el terazisi ve 1 adet işlemeli bakır tabağın son altı Osmanlı padişahları dönemine ait olduklarının, bu nedenle 2863 sayılı Kanun kapsamı dışında kaldıklarının, bununla birlikte 1 adet ahşap ve metal aksamlı el değirmeninin etnoğrafik kültür varlığı olarak değerlendirilmesi gerektiği kanaatinde olunduğunun belirtildiği anlaşılmakla,
Belirtilen eserle ilgili olarak, bir eserin hem etnoğrafik nitelikte olup hem 2863 sayılı Kanun kapsamı dışında ve ayrıca tasnif ve tescil dışı bulunmasının mümkün olmadığı, zira “tasnif ve tescil dışı olma” ifadesinin korunması gerekli görülmeyen varlıklar için kullanılabileceği, etnoğrafik nitelikteki kültür varlıklarının ise 2863 sayılı Kanun’da korunması gerekli taşınır kültür ve tabiat varlıkları arasında sayıldığı, 2863 sayılı Kanun kapsamı dışında olan objelerin Kanun tarafından koruma altına alınmayan, söz konusu Kanunun konusunu oluşturmayan varlıklar olduğu, yine bir eserin hem 2863 sayılı Kanun kapsamında bulunup hem de tasnif ve tescil dışı olmasının da mümkün bulunmadığı, dolayısıyla, sözü edilen eserler yönünden bilirkişi raporunda çelişki mevcut olduğu anlaşılmış olup, üniversitelerin arkeoloji ve sanat tarihi kürsülerine mensup öğretim üyelerinden oluşan bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak, sözü edilen eserler yönünden bilirkişi raporundaki çelişkinin giderilmesi için yeniden rapor aldırılması ve kanun kapsamında kaldıklarının tespit edilmesi halinde “kültür varlığı ticaretine teşebbüs” suçundan hüküm tesis edilmesi gerektiği gözetilmeksizin eksik kovuşturmaya dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabule göre de;
1- 2863 sayılı Kanunun 23/a maddesi ile, Osmanlı Padişahlarından A..A.., V. M..II. A.., V. M..R.. ve V.. ve aynı çağdaki “sikkelerin” bu Kanuna göre tescile tabi olmaksızın yurt içinde alınıp satılabileceklerinin belirtilmesi karşısında, anılan madde ile dava konusu eserlerin de yurtiçinde alım-satım ve koleksiyonunun serbest bırakıldığı yönündeki hatalı bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle hüküm tesis edilmesi,
2) 2863 sayılı Kanunun 23/a maddesinde, korunması gerekli taşınır kültür ve tabiat varlıkları arasında sayılan etnoğrafik nitelikteki kültür varlıklarının serbestçe bulundurulamayacağı, aynı Kanunun 25/1. maddesi uyarınca, tasnif ve tescile tabi tutulan korunması gerekli etnoğrafik nitelikteki kültür varlıklarından müzelere alınması gerekli görülmeyenler ile bu nitelikte olup da sahiplerince müzelere satılmak istenmeyen taşınır kültür varlıklarının “tescile tabi taşınır kültür ve tabiat varlığı belgesi” düzenlenerek sahiplerine iade edileceği, başka bir deyişle suça konu eserin etnoğrafik nitelikte kültür varlığı olmasının, bu varlığın serbestçe bulundurulabileceği anlamına gelmediği, somut durumda suça konu eserin 2863 sayılı Kanunun 23/a maddesi uyarınca tasnif ve tescile tabi, etnografik nitelikte bulunmaları ve sanığın “tescile tabi taşınır kültür ve tabiat varlığı belgesi” olduğuna dair bir savunmasının da mevcut olmaması karşısında, sanıktan ele geçirilen eserin 2863 sayılı Kanunun 75. maddesi uyarınca müzeye teslimine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, sanığa iadesine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, beraate ilişkin hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 21/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.