Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/774 E. 2014/15535 K. 24.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/774
KARAR NO : 2014/15535
KARAR TARİHİ : 24.06.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/114983

Mahkemesi : İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi

Tarihi : 24/01/2013

Numarası : 2012/465 – 2013/14

Dava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminat

Davacı vekilinin 19.03.2012 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacının bir suç soruşturması nedeniyle tutuklu kaldığını, yapılan yargılama sonunda üzerine atılı suçtan beraatine hükmedildiğini belirterek 466 sayılı Kanun gereğince maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin açılan davanın mahkemece reddine ilişkin hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazının reddine, ancak;

Tutuklanma ve tahliye tarihlerinin 1 Haziran 2005 tarinden önce olması dolayısıyla tazminat istemine konu işlemlerin 466 sayılı kanun hükümlerine tabi olduğu, Ceza Genel Kurulu’nun 23/03/2010 tarih ve 2009/256 Esas – 2010/57 sayılı kararında 466 sayılı Kanun’un 2. maddesindeki üç aylık sürenin başlangıcı için 21/04/1975 tarih ve 3-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’na atıf yapılarak kesinleşen beraat hükmünden davacının haberdar olmasının arandığı, adı geçen kararda tazminat davasının ne zamana kadar açılması gerektiğine dair bir açıklama bulunmaması nedeniyle en lehe kabul ile Borçlar Kanunu’nun 60. maddesi gereğince değerlendirme yapılması gerektiği ve haksız fiil veya zararı doğuran olayın vukuundan itibaren her halde 10 yıl geçtikten sonra zamanaşımının gerçekleşeceği kabul edilmekle, kanun dışı yakalanan veya tutuklananlar bakımından hüküm veya kararın kesinleşmesinden itibaren 10 yıl dolduktan sonra 466 sayılı Kanun’a göre tazminat istenemeyeceği, incelemeye konu dosyada ise kesinleşmiş beraat hükmünün davacıya tebliğ edildiğinin anlaşılmaması ve tazminat davasına dayanak teşkil eden mahkeme dosyasının içeriğine göre, davacı hakkındaki beraat hükmünün 03.04.2008 tarihinde kesinleştiği, dolayısıyla davacı B.E.. için 19.03.2012 tarihinde açılan davanın 466 sayılı Kanun’nun 2. maddesi uyarınca süresinde olduğu gözetilmeksizin, davanın kabulü yerine, 5320 sayılı Kanun’un 6/2. maddesi hükmüne aykırı olarak davanın “CMK’nın 142/1. maddesine göre 1 yıllık sürede açılmadığı” gerekçesiyle reddine karar verilmesi,

Kanuna aykırı olup, davacı vekilinin, temyiz itirazı bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 24.06.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.