Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/7102 E. 2014/25624 K. 15.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/7102
KARAR NO : 2014/25624
KARAR TARİHİ : 15.12.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/336752

Mahkemesi : İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesi

Tarihi : 10/09/2013

Numarası : 2012/148 – 2013/292

Dava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminat

Davacı vekilinin 13.04.2012 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacının bir suç soruşturması nedeniyle tutuklu kaldığını, yapılan yargılama sonunda üzerine atılı suçtan beraatine hükmedildiğini belirterek 466 sayılı Kanun gereğince maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin açılan davanın mahkemece reddine ilişkin hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Davacı yararına hükmedilen toplam tazminat miktarına göre karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 6.524 TL nisbi vekalet ücreti hükmedilmesi gerekirken, nisbi vekalet ücretinin 5.703 TL olarak eksik tayini; temyiz edenin sıfatına göre bozma nedeni yapılmamıştır.

Yapılan incelemeye, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davalı vekilinin, sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Mahkemece ”davacının yasa dışı Dev Sol örgütüne üye olduğu, örgüt adına pankart asma ve bildiri dağıtma suçlarını işlediği iddiası ile tutuklandığı, hakkında 1267 kişinin de olduğu iddianame ile başlangıçta 1. Ordu Komutanlığı 2 Nolu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesinin 1981/654 esasına kayıtlı dava açıldığı, mahkemenin 1991/12 kararı ile davacının beraatine karar verildiği, söz konusu beraat kararının davacı aleyhine Sıkıyönetim Askeri Savcılığınca temyiz edildiği ve Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanlığının 18.06.2003 tarih 2002/2346 esas, 2003/4166 karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmiş olduğu, bozma sonrası Sıkıyönetiminde kaldırılmış olması nedeni ile Üsküdar 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2004/393 esasına kayıt edilmiş olduğu, mahkemece davacının 15.12.2009 tarih, 2009/390 karar ile Atılı tüm suçları işlediğine dair hakkında cezalandırılmasına yeterli kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden CMK nun 223/2-e maddesi uyarınca beraatine karar verilmiş olduğu, bu kararın sanık aleyhine temyizinin olmadığı ve davacı müdafi tarafından temyiz edildiği, Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkanlığının 08.01.2013 tarih 2012/7907 esas, 2013/128 karar sayılı ilamı ile davacı yönünden hükmün gerekçesine yönelik olmayan temyizde hukuki yararı bulunmadığından temyiz isteminin reddine karar verilmiş olduğu” belirtilmiş ve temyize konu dosya içerisinde Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkanlığının 08.01.2013 tarih, 2012/7907 esas, 2013/128 karar sayılı ilamı bulunmakta ise de, herhangi bir dosya inceleme tutanağının bulunmadığı, davacı ile ilgili tutuklama ve tahliye müzekkerelerinin, ilgili iddianamenin davacı ile ilgili kısımlarının, 1. Ordu Komutanlığı 2 Nolu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesinin 1981/654 Esas – 1991/12 Karar sayılı ilamının davacı ile ilgili kısımlarının, Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanlığının 18.06.2003 tarih, 2002/2346 esas, 2003/4166 karar sayılı sayılı kararının dosya içerisine alınmadığı, davacının hangi suçlardan tutuklandığının, hakkında hangi suçlardan hangi tarihlerde ne karar verildiğinin anlaşılamadığı dikkate alındığında, bahse konu tüm müzekkere, karar ve belgelerin Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde aslı ya da onaylı örneklerinin dosya içine alınması ve her ne kadar ceza infaz kurumunca çıkan yangın nedeniyle infaz evraklarına ulaşılamadığı bildirilmiş ise de, tutuklama müzekkeresinin infazına ilişkin evrakların tazminat davasının dayanağı olan Üsküdar 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2004/393 Esas – 2009/390 Karar sayılı dosyasında bulunup bulunmadığının da araştırılarak, tutuklama müzekkeresinin infaz edilip edilmediği, infaz edilmiş olması halinde, davacının tutuklama ve tahliye tarihleri ile infaz edilen sürenin tereddüte mahal vermeyecek şekilde tespit edilmesi ve de tazminat isteme koşullarının değerlendirilmesi sonrası bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,

2- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Sistemi üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Kabule göre de;

1- Davacının mahkemenin kabulüne göre 11.12.1980-15.06.1985 tarihleri arasında tutuklu kaldığının kabul edilmesi durumunda, maddi tazminatın net asgari ücret üzerinden hesaplanması gerektiği gözetilmeden, bilirkişi raporunda brüt asgari ücret üzerinden yalnızca gelir ve damga vergisi düşülerek, eksik yasal kesinti yapılması suretiyle belirlenen 7.036,72 TL’nin hükme esas alınması suretiyle maddi tazminatın fazla tayini,

2- Davacının mahkemenin kabulüne göre 11.12.1980-15.06.1985 tarihleri arasında tutuklu kaldığının kabul edilmesi durumunda, manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, davacının talebi gereğince tutuklanma tarihinden itibaren faize hükmedilmesi suretiyle tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, davacının tutuklu kaldığı süre dikkate alındığında hükmolunan manevi tazminat miktarının bu ölçütlere uymayıp çok fazla tayini,

Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince, hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 15.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.