Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/6931 E. 2014/10890 K. 06.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/6931
KARAR NO : 2014/10890
KARAR TARİHİ : 06.05.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/271751

Mahkemesi : Batman 1. Ağır Ceza Mahkemesi

Tarihi : 06/06/2013

Numarası : 2013/129 – 2013/95

Dava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminat

Davacı vekilinin 09.01.2007 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacının bir suç soruşturması nedeniyle tutuklu kaldığını, yapılan yargılama sonunda üzerine atılı suçtan beraatine hükmedildiğini belirterek 466 sayılı Kanun gereğince maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin açılan davanın mahkemece kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Tazminat davasının dayanağını oluşturan Diyarbakır 4. Devlet Güvenlik Mahkemesinin, 1996/125 Esas – 1996/269 Karar sayılı ceza dava dosyasının incelenmesinde; sanığın (davacının) Terör örgütüne yardım ve yataklık suçundan, 27.02.1996 – 16.07.1996 tarihleri arasında tutuklu kaldığı ve yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, hükmün kesinleştiği, tazminat davasının 09.01.2007 tarihinde haksız işlem tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 466 sayılı Kanun gereğince yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı anlaşılmakla,

Bozma üzerine yapılan incelemeye, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin incelenen dosya kapsamına göre, davalı vekili ve davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1- Manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, 140 gün süreyle tutuklanan davacı için 5083 sayılı Kanun öncesi yürürlükte bulunan TL değerinden hükmedilen manevi tazminat miktarının bu ölçütlere uymayıp eksik tayini,

2- Koruma tedbiri nedeniyle hükmedilecek maddi tazminata olay tarihi olan 1996 yıllarında geçerli olan asgari ücrete TÜFE (Tüketici Fiyatları Endeksi) oranları uygulanarak gerçek zararın dava tarihindeki koşullara uyarlanarak hesaplanması gerekirken, dairemizin 12.02.2013 tarih, 2012/28503 Esas – 2013/2758 Karar sayılı bozma ilamına farklı anlam yüklenerek maddi tazminatın yanlış tayini,

3-Hükümden önce 01.05.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5083 sayılı Kanuna göre Türk Lirasından 6 sıfır atılması gerektiğinin gözetilmemesi,

4- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Kanuna aykırı olup, davalı vekili ve davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, isteme uygun olarak, BOZULMASINA, 06.05.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.