Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/684 E. 2014/10963 K. 06.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/684
KARAR NO : 2014/10963
KARAR TARİHİ : 06.05.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/378055
Mahkemesi : Alaçam Asliye Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi : 07/06/2012
Numarası : 2012/31 – 2012/175
Suç Tarihi : 20/09/2005

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanıklar müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Suçtan zarar gören Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın davaya katılmasına karar verildiği halde, gerekçeli karar başlığında Malmüdürlüğü’nün katılan olarak gösterilmesi mahallinde düzeltilebilir yazım hatası olarak değerlendirilmiştir.
Suçun işleniş şekli, 1. derece doğal sit alanı ilan edilen sahil şeridinde alınan kumlar nedeniyle inişli çıkışlı ondülolu yapının oluşması, hükme esas alınan 04.12.2006 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere tahribatın kısa sürede giderilmesindeki imkansızlık ve hükümdeki hükmün açıklanmasının geri bırakılması düzenlemesinin sanıklar hakkında uygulanmama gerekçesinin yeterli görülmesi karşısında, tebliğnamede bu yöndeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Alaçam İlçe Jandarma Komutanlığı görevlilerince devriye görevi esnasında Alaçam ilçesi, Etyemez köyünün sahil şeridinde sanıkların izinsiz olarak traktör römorkuna deniz kumu yüklediklerinin görüldüğü ve sanıkların suç aletleri ile yakalandıkları, sanıkların ifadelerinde briket yapımında kullandıklarını beyan ettikleri deniz kumunu aldıkları yerin Samsun Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 06.04.2011 tarih ve 161 sayılı kararı ile 1. derece doğal sit alanı ilan edildiği, bu kararın Alaçam Belediyesi tarafından mahallinde mutat vasıtalarla duyurulduğu ve buna ilişkin tutanağın da dosya kapsamında bulunduğu, bu nedenle sanıkların olay yerinden kum almanın yasak olduğunu bilmediklerine dair savunmalarına itibar edilemeyeceği, 21.11.2006 tarihli olay yeri keşfine iştirak eden jeoloji ve çevre mühendislerinden alınan 04.12.2006 tarihli bilirkişi raporundaki, kumsalların Kuaterner döneminde oluştuğu ve yaklaşık 1 milyon yıllık bir birikim neticesi oluştuğu, olay yerindeki kum alınmalarla oluşmuş inişli çıkışlı görünümün bu nedenle kısa zamanda kendiliğinden düzelmesinin mümkün olmadığı yönündeki tespitlerden de anlaşılacağı üzere, sanıkların eylemi ile korunması gerekli 1. derece doğal sit alanı olduğu tescillenen sahil şeridine zarar verildiği ve sanıkların üzerine atılı eylemin sabit olduğu anlaşılmakla,
Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin sanıklar hakkında hükmedilen hapis cezasının ertelenmemesi gerektiğine, sanıklar müdafiinin ise sanıkların üzerine atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığına ve beraatlerine karar verilmesi gerektiğine ilişkin, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Suç tarihinde yürürlükte bulunan 5728 sayılı Kanun ile değişiklikten önceki 2863 sayılı Kanunun 65/a maddesinde “iki yıldan beş yıla kadar hapis ile beşmilyar liradan on milyar liraya kadar adli para cezası” öngörüldüğü, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan ve sanığın lehine olan, 5728 sayılı Kanun ile değişik 65-b maddesinde ise, “iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezasının” öngörüldüğü gözetilmeksizin, lehe yasa değerlendirmesi yapılmaksızın, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve adli para cezası yönünden sanığın aleyhine olan kanun hükmünün tatbiki ile sanık hakkında fazla ceza tayini,
2-Dosya kapsamında, davaya konu kum alınan yerin sit alanı ilan edildiğine dair ilgili Koruma Kurulu kararı olmadığı görülmekle, ilgili Koruma Kurulu kararının dosya kapsamına getirtilmesi, sanıklar tarafından kum alınan yerin, kararda belirtilen bölge içerisinde kalıp kalmadığının tereddüte yer verilmeksizin belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
3-Sanık hakkında TCK’nın 53. maddesi tatbik edilirken, TCK’nın 53. maddesinin (1). fıkrasının (c) bendindeki hak ve yetkileri kullanmak yönündeki yoksunluğu, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından “koşullu salıverilme tarihine kadar” diğer kişiler yönünden ise, “hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar” devamına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden 53. maddenin (3). fıkrasına aykırılık oluşturulması,
Kanuna aykırı olup, katılan vekili ile sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 06.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.