Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/6812 E. 2014/7730 K. 28.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/6812
KARAR NO : 2014/7730
KARAR TARİHİ : 28.03.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/301529
Mahkemesi : İstanbul 23. Asliye Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi : 12/06/2013
Numarası : 2013/187-2013/426
Suç : 2863 Sayılı Kanuna Aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanık hakkında açılan davanın zamanaşımı nedeniyle düşmesine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
İstanbul I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 07/07/1993 tarih ve 4720 sayılı kararıyla kentsel sit alanı içerisinde kalan, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu’nun 14/07/1978 tarih ve 10538 sayılı kararıyla korunması gerekli kültür varlığı olarak tescilli binada, sanığın, 03/12/2004 tarihinde, İstanbul I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na iki ayrı dilekçe ile başvurarak, bir dilekçesinde çatı aktarımı, boya, badana gibi basit onarım yapılması hususunda, diğer dilekçesinde ise sayılanlara ilaveten iskele kurulması ve pencerelerin tamiri konusunda izin talep ettiği, anılan Kurul’un 17/12/2004 tarihli yazısında, çatı aktarımı, oluk onarımı, boya, badana gibi basit onarım taleplerinin belediye denetiminde ve sorumluluğunda yapılmasını, onarım sonrası fotoğrafların müdürlüğe gönderilmesinin belirtildiği, sanık tarafından fotoğrafların Kurula sunulduğu, Kurulun 20/11/2006 tarihli kararında, yapının koruma grubunun II olarak belirlenmesine, taşınmazda pencere doğramalarının yenilenmesi gibi bakım kapsamını aşan işlemler nedeniyle sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulmasına, son katın yasal olup olmadığının belediyesine sorulmasına, özgün duruma dönüştürülmesi için röleve, restitüsyon ve restorasyon projelerinin Kurula getirtilmesine karar verildiği, İstanbul II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 11/09/2006 tarihli yazısı ile Beyoğlu Belediyesi’nden yapının son katının yasal olup olmadığının sorulduğu, Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’nün, Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü’ne gönderdiği 24/10/2007 tarihli yazıda, dava konusu yere ait imar işlem dosyasında yapılan incelemede, yapı kullanım belgesine rastlanılmadığı, anılan belgenin ya da kat mülkiyeti tapusunun iletilmesi halinde konunun tekrar değerlendirilebileceğinin belirtildiği, Koruma Kurulu’nun 27/05/2008 tarihli ikinci yazısı ile Başbakanlık Devlet Arşivi kayıtlarının eksik yazılar dolayısıyla okunamadığından taşınmazın son katının yasal olup olmadığının açık olarak belirtilmesinin istendiği, ilgili belediyece bu kez taşınmazın 1932 yılı arşiv kayıtlarının gönderildiği, dosya kapsamında mevcut inşaat mühendisi proje kontrol müşaviri bilirkişinin 22/11/2011 tarihli raporunda, yapının, tapuda 6 bağımsız bölüm numaralı, çekme teras katının tama iblağ edilerek tam kata çevrildiği, üstüne bir normal kat ilave edildiği, ahşap pencere ve balkon kapı+pencere doğramalarının özgün şekli, kesiti, malzeme ve yapısının değiştirildiği, ayrıca tapuda niteliği mesken olan bağımsız bölümlerin fonksiyonunun değiştirilerek iş yerine çevrildiğinin tespit edildiği, sanığın savunmasında, binanın oldukça eski, dış cephesinin boyasız olduğunu ve çatının onarılması gerektiğini, bu iş için Anıtlar Kurulundan, belediyeden gerekli izinleri aldığını, bir müteahhit ile anlaştığını, tadilatlar sırasında hasta ve yaşlı olduğundan binaya gidip bakamadığını, yapılanların hepsinin yasal olduğunu zannettiğini, müteahhidin yaptığını denetleme halinin olmadığını, bilirkişi raporundaki hususları kendisinin yapmadığını, çatı katı ve bir alt katını sonradan eklemediğini, binada hiç bir değişiklik yapmadığını, boya badana işi için izin aldığını, satın aldığı sırada binada iş yerlerinin bulunduğunu, mesken olarak alıp iş yerine çevirmediği beyan ettiği, Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2012/32831 Esas-2013/7180 Karar sayılı ve 22/03/2013 tarihli ilamı ile, inşaat bilirkişiden yeniden rapor alınarak söz konusu faaliyetlerin yapım tarihleri belirlendikten sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiğinin gözetilmemesi gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verildiği, mahkemece usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyulmasına karar verildiğinin belirtilmesine karşın, inşaat bilirkişiden rapor alınarak dava konusu müdahalelerin yapım tarihinin her türlü şüpheden uzak şekilde tespiti sağlanmaksızın, yapılan yargılama sonunda “dava konusu yerde yapılan onarım ve tadilat sonrası yapılan tespitte binanın özgün şeklini ve yapısını değiştiren ilavelerin sanık tarafından oluşturulduğunun yeterince tespit edilemediği ve zamanaşımının dolduğu” şeklindeki dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 28/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.