Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/6579 E. 2014/23694 K. 24.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/6579
KARAR NO : 2014/23694
KARAR TARİHİ : 24.11.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/381699
Mahkemesi : İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi
Tarihi : 03/10/2013
Numarası : 2011/247-2013/353
Dava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminat

Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Yapılan incelemeye, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davalı vekili ve davacı vekilinin, sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Dava, 466 sayılı Kanun hükümlerine dayalı tazminat istemine ilişkin olup; Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2009/256 Esas ve 2010/57 sayılı kararına göre 466 sayılı Kanunun 2. maddesindeki üç aylık sürenin başlangıcı için 21/04/1975 tarih ve 3-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına atıf yapılarak kesinleşen beraat kararından davacının haberdar olmasının aranması gerektiği ve Dairemizce benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 06.05.2014 tarih, 2014/141 esas, 2014/229 sayılı kararında da belirtildiği üzere beraat veya kovuşturmaya yer olmadığına dair kararların Yazı İşleri Yönetmeliğine göre süresinde tebliğ edilip kesinleşme tarihinden itibaren her halükarda 10 yıl, kesinleşmiş kararların tebliğinden itibaren ise 3 ay içinde tazminat davalarının açılması gerektiği şeklindeki kabulü dikkate alındığında, tazminat davasının dayanağını oluşturan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.02.2007 tarih, 2004/64 E-2007/21 K sayılı beraat hükmünün anılan mahkemenin cevabi yazısına göre; Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 27.05.2009 tarih, 2008/19693 Esas – 2009/6067 sayılı onama kararıyla kesinleştiğinin bildirildiği, tazminat davasının ise 20.05.2011 tarihinde açıldığı, her ne kadar kesinleşme şerhli karar tebligatının tazminat davasının açılmasından sonra yapıldığı tespit edilmiş ise de, davacı vekilinin dava dilekçesinde müvekkili aleyhine İçişleri Bakanlığı tarafından tazminat davası açıldığını ve buna ilişkin tebligatın müvekkiline ulaştığını beyan etmesi üzerine yapılan araştırmada bahse konu davanın, tazminat davasının dayanağı olan beraat kararının kesinleşmesinden sonra 12.06.2009 havale tarihli dilekçe ile açıldığı, İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/957 Esas sayılı dosyası üzerinden yürütüldüğü ve derdest olduğunun anlaşıldığı dikkate alındığında; davacının (sanığın), hakkında verilen beraat hükmünün kesinleştiğini dosyadan belge almak ve benzeri yollarla öğrenip öğrenmediği ve öğrenmiş olması halinde öğrenme tarihi ile İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/957 Esas sayılı dosyası ile ilgili olarak davacının bu dosyadan tebligat veya benzeri yollarla haberdar olduğu tarihin tespit edilerek, davanın 466 sayılı Kanunda öngörülen 3 aylık sürede açılıp açılmadığının belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabule göre de;
Davanın kısmen kabul edilmesi karşısında davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, dilekçe yazma ücretine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekili ve davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 24.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.