Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/6232 E. 2014/22264 K. 10.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/6232
KARAR NO : 2014/22264
KARAR TARİHİ : 10.11.2014

Tebliğname No : 12 – 2014/54084
Mahkemesi : İstanbul 31. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 25/09/2012
Numarası : 2011/651-2012/1570
Suç : Özel hayatın gizliliğini ihlal

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dosya kapsamına göre, resmi nikahlı eşi N..i’nin, komşusu olan mağdur E.. ile cinsel ilişki görüntülerini gören ve eşi tarafından aldatıldığını anlayan sanık A..’un, bu görüntüleri içeren videoyu, komşuları olan tanıklar A.. ve A..’in telefonlarına mesaj olarak gönderdiği olayda;
Mağdurun cinsel ve fiziksel mahremiyetine ilişkin görüntülerini, onun bilgisi ve rızası dışında, başkalarına ifşa eden sanığın eyleminde özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun yasal unsurlarının oluştuğunun kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın, meşru savunma koşullarının gerçekleştiğine, suç işleme kastıyla hareket etmediğine ilişkin diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Uzlaşma kapsamında olan suç hakkında soruşturma aşamasında CMK’nın 253. maddesi gereğince uzlaştırma işlemi sağlanmadan kamu davası açılması, yargılama aşamasında da aynı Kanun’un 254. maddesi uyarınca bu eksikliğinin giderilmemesi,
2- TCK’’nın 61/1. maddesinde yer alan ölçütler nazara alınmak, dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar birlikte ve isabetle değerlendirilip, denetime olanak verecek ve somut gerekçeler de gösterilmek suretiyle, aynı Kanun’un 3/1. maddesi gereğince işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmedilmesi gerekirken, temel cezanın asgari hadden tayin edilmesi,
3- Sanığın mağdurun özel görüntülerini ifşa etme eylemini, mağdurun resmi nikahlı eşi ile gayrimeşru ilişki yaşaması şeklindeki aile birliğine yönelen haksız saldırıdan dolayı haksız tahrik altında gerçekleştirdiği kabul edilerek, sanık hakkında hükmedilen cezadan TCK’nın 29. maddesi gereğince indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
4- TCK’nın 53/4. maddesi gereğince, kısa süreli hapis cezası ertelenmiş olan sanık hakkında, aynı maddenin birinci fıkrasında öngörülen hak yoksunluklarına hükmedilmeyeceğinin gözetilmemesi,
5- Sanığa sabit görülen özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan dolayı tayin olunan temel ceza alt sınırdan belirlenerek sanık hakkında TCK’nın 134/2 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezasına hükmolunup, aynı Kanun’un 51/1. maddesi gereğince sanığın cezası ertelendikten sonra, tayin olunan sonuç ceza miktarı ile orantısız ve dosya içeriğiyle bağdaşmayacak şekilde sanık hakkında TCK’nın 51/3. maddesi gereğince üst hadden 3 yıl denetim süresi belirlenmesi,
6- TCK’nın 51/7. maddesinde, denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işleyen hükümlünün, ertelenen cezasının kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verileceğinin düzenlendiği ve bu konuda karar verme yetkisinin ikinci suçtan dolayı hüküm veren mahkemede olduğu gözetilmeden, hükmolunan hapis cezası ertelenen sanık hakkında, denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi halinde, ertelenen cezasının “tamamen infaz kurumunda çektirilmesine” şeklinde, infazı kısıtlar biçimde hüküm kurulması,
7- Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.02.2009 tarih ve 2008/11-250, 2009/13 sayılı kararında vurgulandığı üzere, CMK’nın 231. maddesinin 6. fıkrasının (c) bendi gereğince nazara alınacak “zarar”ın; kanaat verici, basit bir araştırma ile belirlenebilir maddi zarar olmasına göre; mağdurun maddi bir zararının tespit edilmediği olayda, ikrarı içeren savunmasından dolayı takdiri indirim maddesi uygulanarak cezasında indirim yapılan, hükmedilen 10 ay hapis cezası ertelenen sabıkasız sanık hakkında, 25.07.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6008 sayılı Kanunun 7. maddesiyle CMK’nın 231. maddesinin altıncı fıkrasına eklenen, “Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.” hükmü de nazara alınıp, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak, yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda ulaşılacak kanaate göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin düzenlemenin uygulanıp uygulanmamasına karar verilmesi gerekirken, “Zarar bedeli ödenmemiş ve şartlar oluşmadığından sanık hakkında CMK.231.maddesinin uygulanmasına taktiren yer olmadığına,” şeklindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçelere dayalı olarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, aynı Kanun’un 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 10.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.