Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/5741 E. 2014/12900 K. 27.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/5741
KARAR NO : 2014/12900
KARAR TARİHİ : 27.05.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/296506

Mahkemesi : Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi

Tarihi : 26/04/2013

Numarası : 2013/63 – 2013/253

Dava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminat

Davacı vekilinin 05.02.2010 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacının bir suç soruşturması nedeniyle tutuklu kaldığını, yapılan yargılama sonunda üzerine atılı suçtan beraatine hükmedildiğini belirterek 466 sayılı Kanun gereğince maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin açılan davanın mahkemece kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Tazminat davasının dayanağını oluşturan Van 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 2003/52 Esas – 2003/143 Karar sayılı ceza dava dosyasının incelenmesinde; sanığın (davacının) Ticari amaçlı uyuşturucu madde bulundurmak suçundan, 17.02.2003 – 29.04.2003 tarihleri arasında tutuklu kaldığı ve yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, hükmün temyiz edilmeksizin 06.06.2003 tarihinde kesinleştiği, tazminat davasının 05.02.2010 tarihinde işlem tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 466 sayılı Kanun gereğince öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı, dava için kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla,

Yapılan incelemeye, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davalı vekilinin kendileri lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1- Manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, 71 gün süreyle tutuklanan davacı için hükmedilen manevi tazminat miktarının bu ölçütlere uymayıp fazla tayini,

2- Davacının 17.02.2003 – 29.04.2003 tarihleri arasında 71 gün süreyle tutuklu kaldığı, tutuklanmadan önce servisçilik yaptığını iddia eden davacının bu dönem içerisinde maddi zararını vergi kaydı, gelir vergisi beyannamesi gibi resmi bir belgeyle ispatlayamadığı nazara alınıp, davacının vasıfsız bir işçi gibi değerlendirilerek tutuklu kaldığı dönemde geçerli olan net asgari ücret üzerinden kesinti yapmadan yapılan hesaplamayla bulunan 527,31 TL’nin maddi zarar olarak ödenmesine karar verilmesi gerekirken, hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapılan hesaplama hatası sonucu fazla maddi tazminata hükmedilmesi,

3- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin tazminat miktarına ve eksik incelemeye ilişkin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 27.05.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.