Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/5510 E. 2014/14808 K. 16.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/5510
KARAR NO : 2014/14808
KARAR TARİHİ : 16.06.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/363013

Mahkemesi : Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi

Tarihi : 12/09/2013

Numarası : 2013/270 – 2013/309

Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat

Davacı vekilinin maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin açılan davanın mahkemece kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Tazminat davasının dayanağı olan Ankara 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2011/161 Esas- 2011/189 Karar sayılı ceza dava dosyasının incelenmesinde; sanığın (davacının) hırsızlık suçundan, 16.02.2006 -20.09.2007 tarihleri arasında tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda 05.05.2011 tarihinde davacı hakkında hırsızlık suçu nedeniyle 1 yıl 2 ay hapis cezasına hükmedildiği, verilen bu ceza ile ilgili ayrıca CMK’nın 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, davacının her türlü zarar kavramı içinde düşünülmesi gereken şartla tahliye tarihinden itibaren tazminata hak kazanacağı gözetilerek, davacının tutuklandığı 16.02.2006 tarihine göre neticeten aldığı 1 yıl 2 ay hapis cezasının 5275 sayılı CGTİHK’ya göre hesaplanan şartla tahliye tarihinin 25.11.2006 olduğu, bu tarihin de haksız tutuklama tarihi olduğu kabul edilerek, faizin ve haksız tutuklama süresinin buna göre hesaplanması suretiyle davacının 299 gün süreyle tutuklu kaldığı anlaşıldığından; tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiş ve tazminat davasına dayanak olan ceza dosyasında davacının 299 gün süreyle tutuklu kaldığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda tutukluluk süresinin 269 gün olarak belirlenmesi suretiyle eksik maddi tazminata hükmedilmesi, temyiz edenin sıfatına göre bozma nedeni yapılmamıştır.

Bozma üzerine yapılan incelemeye, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davalı vekilinin, faize ilişkin temyiz itirazının reddine, ancak;

1- Manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tutuklamanın yapıldığı tarihten itibaren faize hükmedilmesi nedeniyle tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, 299 gün süreyle tutuklanan davacı için hükmedilen manevi tazminat miktarının bu ölçütlere uymayıp fazla tayini,

2- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin, tazminat miktarına ve eksik incelemeye ilişkin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme sonuç itibariyle isteme uygun olarak BOZULMASINA, 16.06.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.