Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/5370 E. 2014/15646 K. 24.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/5370
KARAR NO : 2014/15646
KARAR TARİHİ : 24.06.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/357349
Mahkemesi : Marmaris 1. Sulh Ceza Mahkemesi
Tarihi : 24/09/2013
Numarası :2013/279 – 2013/693
Suç :Taksirle yaralama

Sanık S.. Ö..’ün, trafik güvenliğini tehlikeye sokmak suçundan mahkumiyetine ilişkin hüküm, mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Mahalli Cumhuriyet savcısının temyizinin taksirle yaralama ile trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarının her ikisine yönelik ve sanığın aleyhine olduğu anlaşıldığından; tebliğnamedeki temyizin kapsamına ilişkin görüşe iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre;
Olaydan 1 saat kadar sonra 131 promil alkollü olduğu tespit edilen sanığın idaresindeki motosiklet ile taşıt giremez levhasının bulunduğu yol bölümüne girerek park halindeki araca çarpması sonucu motosikletinde bulunup, kendisinden şikayetçi olmayan mağdur B. Ç..’ın kemik kırığı oluşacak şekilde yaralanmasına neden olduğu olayda; mağdurun nitelikli biçimde yaralandığı ve suçun bilinçli taksirle işlendiği dikkate alındığında, TCK’nın 89/5. maddesi uyarınca sanığa atılı suçun soruşturulması ve kovuşturulmasının şikayete tabi bulunmadığı ve sanık hakkında taksirle yaralama ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarından ayrı ayrı dava açıldığı anlaşılmakla, sanığın TCK’nın 89/1, 89/2-b, 22/3. maddeleri gereğince taksirle yaralama suçundan cezalandırılması, trafik güvenliğini tehkikeye sokma suçundan karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi gerektiği gözetilmeyerek, suç vasfında yanılgıya düşülerek, sanık hakkında yazılı şekilde TCK’nın 179/3-2, 62, 50/1-a, 52/2-4, 50/6. maddeleri gereğince mahkumiyet hükmü kurulması, taksirle yaralama suçu bakımından bir karar verilmemesi,
Kabule göre de;
TCK’nın 50/6. maddesinde bulunan “yaptırımın” ibaresinin 01/03/2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 26/02/2008 tarih 5739 sayılı Kanunun 4. maddesi ile “tedbirin” olarak değiştirilmesi ile sözü edilen maddenin birinci fıkrasının “a” bendi uyarınca hapis cezasının paraya çevrilmesi seçenek yaptırım, diğer bentlerde düzenlenen hususların ise seçenek tedbir niteliğinde olduğu, TCK’nın 50/6. maddesinde hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesinin sonuçlarının düzenlediği, somut durumda
ise sanık hakkında bir tedbir niteliğini haiz olmayan, kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verildiği, kaldı ki bu durumun hükmün tesisi aşamasında değil, hükmün kesinleşmesinden sonra infaz aşamasında nazara alınacağı hususu gözetilmeksizin infazı kısıtlar biçimde, uygulama maddesi de gösterilmeden karar tesis edilmesi,
Kanuna aykırı olup, mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince tebliğnamedeki isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 24/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.