Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/5268 E. 2014/20502 K. 21.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/5268
KARAR NO : 2014/20502
KARAR TARİHİ : 21.10.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/358063
Mahkemesi : Adana 9. Ağır Ceza Mahkemesi
Tarihi : 13/09/2013
Numarası : 2012/432 – 2013/359
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat

Davacı vekilinin 05.10.2012 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacının bir suç soruşturması nedeniyle tutuklu kaldığını, yapılan yargılama sonunda üzerine atılı suçtan hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedildiğini belirterek CMK’nın 141. ve devamı maddeleri gereğince maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin açılan davanın mahkemece kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun Vasıf, mahiyet ve niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, gözaltına alınma tarihi olan 08.01.2010 tarihinden faize hükmedilmesi suretiyle tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespit edildiğinden tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Yapılan incelemeye, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davalı vekilinin ve davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Tazminat talebine konu olan Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/499 Esas, 2012/38 Karar sayılı dosyasında davacı hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma veya sağlama suçundan TCK’nın 188/3. maddesi gereğince açılan ceza davasında davacının kullanmak için uyuşturucu madde bulundurduğu sabit kabul edilerek anılan Kanun’un 191.maddesi gereğince 1 yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine, gereklerine uyulması halinde davanın düşeceği ve uyulmaması durumunda ise yargılamaya kaldığı yerden devam edilmesi gerektiğinin belirlenmesine karar verilmesinin karşısında, davacının tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uyup uymadığı ve hakkındaki kamu davasının düşürülüp düşürülmediği araştırılıp, yalnızca hakkında hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirini iyi halli olarak infaz etmesi halinde, suç tarihinde yürürlükte bulunan TCK’nın 191/5. maddesi gereğince hakkında infaz edilebilecek hapis cezası bulunmayan davacı lehine CMK’nın 141. ve devamı maddeleri uyarınca yargılamaya devam edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz araştırma sonucu yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi,
Kabul ve uygulamaya göre ise;
1- Davacının 08.01.2010 –03.10.2011 tarihleri arasında 633 gün süreyle tutuklu kaldığı, tutuklanmadan önce işçi olduğunu iddia eden davacının bu dönem içerisinde maddi zararını vergi kaydı, gelir vergisi beyannamesi gibi resmi bir belgeyle ispatlayamadığı nazara alınıp, davacının vasıfsız bir işçi gibi değerlendirilerek tutuklu kaldığı dönemde geçerli olan net asgari ücret üzerinden kesinti yapmadan hesaplanacak miktarın maddi zarar olarak ödenmesine karar verilmesi gerekirken, 10 ayı geçen tutukluluk süresinin haksız olduğu değerlendirilerek eksik maddi tazminata hükmedilmesi,
2- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Sistemi üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin ve davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme sonuç itibariyle uygun olarak BOZULMASINA, 21.10.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.