Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/4826 E. 2014/19031 K. 30.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/4826
KARAR NO : 2014/19031
KARAR TARİHİ : 30.09.2014

Tebliğname No : 12 – 2013/268706
Mahkemesi : Şanlıurfa 2. Ağır Ceza Mahkemesi
Tarihi : 23/05/2013
Numarası : 2012/269 – 2013/229
Dava : Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat

Davacı vekilinin 02.07.2012 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacının bir suç soruşturması nedeniyle tutuklu kaldığını, yapılan yargılama sonunda üzerine atılı suçtan hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedildiğini belirterek CMK’nın 141. ve devamı maddeleri gereğince maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin açılan davanın mahkemece kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Yapılan incelemeye, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davalı vekilinin, tazminat miktarına, tutuklamanın hukuka uygun olduğuna ve kendileri lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine, davacı vekilinin ise eksik incelemeye ilişkin diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Tazminat talebine konu olan Şanlıurfa 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/166 Esas, 2012/130 Karar sayılı dosyasında davacı hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma veya sağlama suçundan TCK’nın 188/3. maddesi gereğince açılan ceza davasında davacının uyuşturucu madde kullandığı sabit kabul edilerek anılan Kanun’un 191.maddesi gereğince 1 yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine, gereklerine uyulması halinde davanın düşeceği ve uyulmaması durumunda ise yargılamaya kaldığı yerden devam edilmesi gerektiğinin belirlenmesine karar verilmesinin karşısında, davacının tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uyup uymadığı araştırılarak, yalnızca hakkında hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirini iyi halli olarak infaz etmesi halinde, suç tarihinde yürürlükte bulunan TCK’nın 191/5. maddesi gereğince hakkında infaz edilebilecek hapis cezası bulunmayan davacı lehine CMK’nın 141. ve devamı maddeleri uyarınca yargılamaya devam edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davacı Mustafa Yıldız’ın hakkında hükmedilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyup uymadığı araştırılmadan, yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi,
2-Kabul ve uygulamaya göre ise;
a) Manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, faiz talep edilmemesi ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, 651 gün süreyle tutuklanan davacı için hükmedilen manevi tazminat miktarının bu ölçütlere uymaksızın eksik tayini,
b) Davacı tarafından yasal faiz talep edilmemesine rağmen kabul edilen maddi ve manevi tazminat miktarları için dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi,
c) Davacının 10.02.2009 –23.11.2010 tarihleri arasında 651 gün süreyle tutuklu kaldığı, tutuklanmadan önce çiftçilik yaptığını iddia eden davacının bu dönem içerisinde maddi zararını vergi kaydı, gelir vergisi beyannamesi gibi resmi bir belgeyle ispatlayamadığı nazara alınıp, davacının vasıfsız bir işçi gibi değerlendirilerek tutuklu kaldığı dönemde geçerli olan net asgari ücret üzerinden kesinti yapmadan hesaplanacak 11.069,66 TL’nin maddi zarar olarak ödenmesine karar verilmesi gerekirken, 1 yılı geçen tutukluluk süresinin haksız olduğu değerlendirilerek eksik maddi tazminata hükmedilmesi,
d) Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Sistemi Üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin ve davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, bu sebeplerden 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 30.09.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.