YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/3999
KARAR NO : 2014/10667
KARAR TARİHİ : 02.05.2014
Tebliğname no : 12 – 2014/35384
Mahkemesi : Develi Sulh Ceza Mahkemesi
Tarihi : 15/05/2012
Numarası : 2011/91 – 2012/108
Suç : Taksirle yaralama
Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü :
Hüküm esasını oluşturan kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrasında sanığın sonuç olarak 12 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, ancak, delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe kısmında sonuç cezanın 12 ay yerine sehven 9 ay yazıldığı görülmüş ise de, bu husus esasa etkili olmayıp, mahallinde düzeltilmesi mümkün yazım yanlışı niteliğinde değerlendirildiğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın, beraati gerektiğine ilişkin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Sanığın, 27/03/2011 günü saat 17:15 sıralarında -olaydan 1,5 saat sonra alkolmetre ile yapılan ölçüme göre- 3,22 promil alkollü vaziyette kullanmakta olduğu otosu ile, meskun mahal içi caddede seyir halinde iken, karşısından gelen ve yol kenarında yürümekte olan 85 yaşındaki müştekiye çarparak, “vücudunda kafa ortasında 4-5 cm şişliğe, sol göğüs kafesi 2. veya 3 . kotta çatlağa ve sol fibula üst kısmında parçalı kemik kırığına yol açar şekilde” yaralanmasına neden olduğu olayda, -dosya içeriğindeki nüfus kayıt örneğinden- müştekinin olaydan 19 gün gibi kısa bir süre sonra 15/4/2011 tarihinde ölmüş olduğunun anlaşılması karşısında, müşteki(ölen) Mehmet Yurtören’in tedavi gördüğü Develi ve Kayseri’deki hastanelerden tedavi evrakları, ilgili nüfus müdürlüğünden ölüm nedenini belirten resmi belgeler temin edilip, ölenin kanuni mirasçıları da dinlenilerek müştekinin ölümü ile sanığın taksirle yaralama eylemi arasında uygun illiyet bağı bulunup bulunmadığı hususunda Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kurulundan rapor aldırılıp, illiyet bağının tesbiti halinde sanık hakkında taksirle öldürme suçundan dolayı dava açılması sağlanarak; sanığın hukuki durumunun taktir ve tayini gerektiğinin gözetilmesi,
Kabule göre de ;
1-Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 07/07/2009 tarih 2009/9-62-191 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK’nın 61/1. maddesinin (g) bendinde yer alan “failin güttüğü amaç ve saik ve kasıt” gerekçesine dayanılamayacağının gözetilmemesi,
2-Taksirli suçlarda uygulama yeri olmayan TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasına göre sanık hakkında hak yoksunluğuna hükmedilmek suretiyle, aynı maddenin 1. ve 4. fıkralarına muhalefet edilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca, isteme uygun olarak BOZULMASINA, 02/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.