Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/3800 E. 2014/22167 K. 07.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/3800
KARAR NO : 2014/22167
KARAR TARİHİ : 07.11.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/328039
Mahkemesi : Eskişehir(Kapatılan) 6. Sulh Ceza Mahkemesi
Tarihi : 10/09/2013
Numarası : 2013/670 – 2013/757
Suç : Trafik güvenliğini tehlikeye sokma

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi gereği düşünüldü;
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20.10.2009 gün ve 89/243 sayılı kararında belirtildiği üzere; davaların gereksiz yere uzamasını engellemek amacıyla ihdas edilen ve toplanan delillere göre mahkumiyet dışında bir karar verilmesi gereken hallerde, sorgu yapılmadan davanın bitirilmesine imkan sağlayan, 5271 sayılı CMK’nın 193/2. maddesinin “Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir” hükmünün aynı Kanunun 223. maddesinin 9. fıkrasındaki, “derhal beraat kararı verilebilecek hallerde, durma, düşme veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilemez” hükmü ile bir bağlantısı bulunmadığı anlaşılmakla, tebliğnamedeki mahkemece sanığın savunması alınmaksızın beraat kararı verilmesi sebebiyle hükmün bozulmasını öneren düşünceye iştirak edilmemiştir; ancak,
5237 sayılı TCK’nın 179/3. maddesinde düzenlenen; alkol ve uyuşturucu madde etkisiyle veya başka bir nedenle “emniyetli bir şekilde” araç kullanamayacak kişinin, bu halde araç kullanması suçu kasıtla işlenebilecek bir suçtur. Alkol ve uyuşturucu maddenin sırf kullanılmış olması bu suçun oluşması için yeterli olmamakla birlikte Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulu raporlarında istikrarlı bir şekilde vurgulandığı üzere; alkollü bir şekilde trafikte seyreden bir sürücünün alkol konsantrasyonu hangi seviyede olursa olsun bireysel farklılıklar göstermekle birlikte trafik güvenliği açısından değişen derecelerde risk oluşturabileceği, ancak bu durumun tehlike arz edecek düzeyde olup olmadığı, dolayısıyla sürücünün tesiri altında bulunduğu alkol seviyesinde araç kullanması halinde, güvenli sürüş yeteneğini kaybedip etmediği, bireyin o andaki sürüş ehliyetini belirleyebilecek dikkat, algı, denge, refleks, psikomotor ve nöromotor koordinasyon gibi nörolojik, nistagmus, akomadasyon, görme gibi oftalmolojik ve genel durumunun tespitine yönelik detaylı dahili muayenesine yönelik tıbbi verilerin değerlendirilmesi ile mümkün olabileceği, ancak böyle bir tespit yapılmamış olsa bile bireysel farklılıkları da elimine edebilecek şekilde 100 promilden yüksek olarak saptanan alkol düzeyinin, güvenli sürüş yeteneğini kaybettireceğinin, bilimsel olarak kabulü gerektiği anlaşılmakla;
İncelenen dosyada; 1.48 promil alkollü olarak araç kullandığı tespit edilen sanığın, güvenli sürüş yeteneğini kaybettiği ve dolayısıyla atılı suçtan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği halde, beraatine karar verilmesi isabetsiz olup, mahalli Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu
nedenle yerinde görüldüğünden, hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA; 07.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.