Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/3744 E. 2014/18448 K. 23.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/3744
KARAR NO : 2014/18448
KARAR TARİHİ : 23.09.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/199558
Mahkemesi : Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesi
Tarihi : 14/03/2013
Numarası : 2012/136 – 2013/118
Dava : Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat

Davacı vekilinin 16.03.2012 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacının bir suç soruşturması nedeniyle gözaltına alındığını, yapılan yargılama sonunda üzerine atılı suçtan beraatine hükmedildiğini belirterek CMK’nın 141. ve devamı maddeleri gereğince manevi tazminat istemine ilişkin açılan davanın mahkemece reddine ilişkin hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Davacı vekili Av. …. 16.03.2012 havale tarihli dilekçesi ile davacı müvekkilinin terör örgütü propagandası yapma suçundan Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma sonucunda bir gün süreyle gözaltına alındığı, açılan kamu davası neticesinde Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/98 Esas – 2011/70 Karar sayılı hükmü ile beraatine hükmedildiği, müvekkilinin haksız bir şekilde tutuklu kaldığını, bu nedenle 5.000 TL manevi tazminata karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Tazminat istemine esas Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/98 Esas – 2011/70 Karar sayılı dava dosyasındaki belgelere göre, davacı sanık hakkında terör örgütü propagandası yapma suçundan kamu davası açıldığı, sanığın (davacının) bu suçtan 12.10.2008 tarihinde gözaltına alındığı, 13.10.2008 tarihinde salıverildiği ve yapılan kovuşturma sonucunda 22.03.2011 tarihinde beraatine hükmedildiği, hükmün temyiz yoluna başvurulmaksızın 17.05.2011 tarihinde kesinleştiği, kesinleşmiş kararın davacıya kesinleşme şerhi ile birlikte tebliğ edilmediği tesbit edilmiştir. 5271 sayılı CMK’nın 141 ve devamı maddelerinde koruma tedbirleri nedeni ile tazminat davasının açılma koşulları ve süresi düzenlenmiş olup, anılan Kanun’un 142/1 maddesinde karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her halde hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabileceğinin hüküm altına alındığı ve davacı vekilinin beraat hükmü ile birlikte kendileri lehine hükmedilen vekalet ücretinin tahsili amacıyla Adana 2. İcra Müdürlüğüne 2011/4928 Esas sayılı dosyada 31.05.2011 tarihinde icra takibi başlatması nedeniyle beraat hükmünün kesinleşmiş olduğundan haberinin olması ve yasal üç aylık süre geçtikten sonra davayı 16.03.2012 tarihinde açtığından bahisle davanın CMK’nın 142/1. maddesi gereğince süre yönünden reddine karar verilmiş ise de;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “Temel hak ve hürriyetlerin korunması” başlığı altındaki 40. maddesinin ikinci fıkrası gereğince; “Devlet, işlemlerinde ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.” hükmü ile bireylerin yargı

./.
-2-

Esas no : 2014/3744
Karar no : 2014/18448

ya da idari makamlar önünde haklarını sonuna kadar arayabilmelerine kolaylık ve imkan sağlamayı amaçlamış, son derece dağınık mevzuat karşısında kanun yolu, mercii ve sürelerinin belirtilmesini, hak arama, hak ve hürriyetlerin korunması açısından belirtilen hususuların gösterilmesi konusunda zorunluluk getirilmiştir. Bu temel ilkenin kaynağını yalnız Anayasa değil, 5271 sayılı CMK ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi de oluşturmaktadır.
Bu hükme paralel olarak 5271 sayılı CMK’nın 34. maddenin 2. fıkrasında, “Kararlarda, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, mercii ve şekilleri belirtilir.” Aynı Kanunun 231. maddenin ikinci fıkrasında, “Hazır bulunan sanığa ayrıca başvurabileceği kanun yolları, mercii ve süresi bildirilir.” Üçüncü fıkrada “Beraet eden sanığa, tazminat isteyebileceği bir hal varsa bu da bildirilir.” amir hükmü yer almaktadır. Kanunun 232/6. maddesinde ise; “Hüküm fıkrasında, 223. maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Yasal düzenlemelere bakıldığında; gerek yüze karşı verilen, gerekse yoklukta verilen hükümlerde yasa yolunun, süresinin, merciin ve şeklinin belirtilmesi ve bu hususların karara yazılması zorunlu kılınmıştır.
Somut olayda; tazminat istemine esas beraat hükmünde, sanığa (davacıya) tazminat talep etme hakkı olduğu ve kanun yolunun süresinin yasal düzenlemelere uygun bir biçimde gösterilmemiş olması nedeniyle, davacının beraat kararının kesinleşme tarihinden itibaren 16.03.2012 tarihinde yasal bir yıllık sürede dava açtığının anlaşılması karşısında; davanın kabulü yerine yazılı gerekçe ile süre yönünden reddine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 23.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.