Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/3635 E. 2014/25126 K. 09.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/3635
KARAR NO : 2014/25126
KARAR TARİHİ : 09.12.2014

Tebliğname no : 12 – 2014/470
Mahkemesi : Şarköy Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 13/09/2012
Numarası : 2010/208 – 2012/194
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık ve şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Suçtan zarar gören K.. B.. adına hazine vekilinin temyiz istemi davaya katılma talebi olarak değerlendirilmiş olup, şikayetçi kurumun CMK’nın 237/2 maddesi uyarınca kamu davasına katılan olarak kabulüne karar verilmek suretiyle yapılan incelemede;
Sanığın ve katılan vekilinin, diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Kolluk kuvvetlerine yapılan bir ihbar üzerine sanığa ait … Elektronik isimli işyerinde gerçekleştirilen aramada, Tekirdağ Müze Müdürlüğünce düzenlenen 29.09.2010 tarihli raporda, 2863 sayılı Kanun kapsamında bulundukları belirlenen 29 adet pişmiş topraktan yapılma seramik, 1 adet mermer trak atlı steli, 5 adet taş balta, 6 adet kemer tokası, 1 adet fibula, 1 adet ok yüzüğü, 1 adet gürz, 3 adet cımbız, bir bütünün parçaları olan 98 adet malzeme, 297 adet çeşitli dönemlere ait sikke ve ayrıca 193 adet metalinin aşınmasından dolayı dönemi saptanamayan bronz sikke, 9 adet kurşun mühür, 2 adet taş ağırşak, 5 adet yüzük, 1 adet pişmiş topraktan yapılmış pitosun dip kısmının, etnografik nitelikte olmaları nedeniyle anılan kanun kapsamında bulunmadıkları belirtilen 2 adet gümüş Osmanlı sikkesi 4 adet gümüş küpe, 1 adet balta, 1 adet demir çeker, 1 adet bakır geniş ağızlı taş, 1 adet Osmanlı dönemine ait kılıcın ve sahte olduğu belirlenen 1 adet altın suyuna batırılmış sikke ve 9 adet yüzüğün ele geçirildiği, sanığın aşamalarda alınan savunmasında, eserlerin bir kısmını bulduğunu, bir kısmının değişik şahıslar tarafından müzeye teslim etmesi için getirildiğini, suça konu kılıcın ise babasından kaldığını, amacının eserleri Şarköy’de kurulacak müzeye teslim etmek olduğunu, daha öncede müzelere eser teslim ettiğini beyan ettiği ve “emanet eser teslim alma” makbuzları sunduğu, yine bir kısım tanıkların da yeminli beyanlarında sanığa müzeye teslim etmesi için çeşitli varlıklar verdiklerini ifade ettikleri, tüm dosya kapsamı itibarıyla, sanığın kast ve saikinin suça konu varlıkları müzeye satarak karşılığında menfaat elde etmek olduğu,
2863 sayılı Kanunun 64/1 maddesinde kültür varlıklarını bulanlara verilecek ikramiyenin hüküm altına alındığı, anılan düzenleme uyarınca ikramiye verilebilmesi için, korunması gerekli taşınır kültür varlığının “bulma” yoluyla elde edilmiş olması gerektiği, diğer yandan söz konusu varlıkları hukuka uygun olarak elinde bulunduranların bunları müzeye satabilecekleri, somut olayda ise sanığın, iş yerinde yapılan aramada ele geçirilen varlıkları bulmadığı gibi, hukuka uygun bir edinme şekli ile de elinde bulundurmadığı, üçüncü kişilerin kendisine getirdiği varlıkların, bulan kişi ya da kişiler tarafından bizzat müzeye götürülüp teslim edilebileceği dikkate alındığında, sanığın müzeye götürme işine aracılık etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu kabul edilerek öncelikle suça konu objeler üzerinde üniversitelerin arkeoloji ve sanat tarihi kürsülerine mensup öğretim üyelerinden oluşan bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak, mevcut durumları itibariyle bilim, kültür, din veya güzel sanatlarla ilgileri, tasnif ve tescile tabi, bildirim zorunluluğu olan, yani 2863 sayılı Kanun kapsamında korunması gerekli taşınır kültür varlığı olup olmadıkları tespit edilip, anılan niteliği haiz olduklarının belirlenmesi halinde müzeye satarak maddi menfaat temin etme amacıyla suça konu varlıkları kabul eden sanık hakkında 2863 sayılı Kanunun 67/2 maddesi uyarınca hüküm tesisi gerektiği gözetilmeksizin, davanın tarafı konumundaki Müze Müdürlüğü uzmanlarınca soruşturma aşamasında düzenlenen rapor hükme esas alınmak suretiyle karar verilmesi,
Kabule göre de;
1-2863 sayılı Kanunun 23/a maddesinde korunması gerekli taşınır kültür ve tabiat varlıkları arasında sayılan etnoğrafik nitelikteki kültür varlıklarının tümüyle ticarete konu edilemeyeceği, aynı Kanunun 25/1 maddesi uyarınca tasnif ve tescile tabi tutulan korunması gerekli etnoğrafik nitelikteki kültür varlıklarından müzelere alınması gerekli görülmeyenler ile bu nitelikte olup da sahiplerince müzelere satılmak istenmeyen taşınır kültür varlıklarının “tescile tabi taşınır kültür ve tabiat varlığı belgesi” düzenlenerek sahiplerine iade edileceği, bu şekilde sahiplerine iade olunan etnoğrafik nitelikteki kültür varlıklarının ticarete konu edilmelerinin mümkün olduğu, ancak bunun için de 2863 sayılı Kanunun 27/2 maddesi uyarınca K.. B..’ndan izin alınması gerektiği, başka bir deyişle suça konu eserin etnoğrafik nitelikte kültür varlığı olmasının, bu varlığın ticaretinin serbestçe yapılabileceği anlamına gelmediği, korunması gerekli taşınır bir kültür varlığının ticarete konu edilebilmesi için öncelikle bunun elde bulundurulma şeklinin kanuna uygun olması gerektiği anlaşılmakla, mahkemece suça konu 2 adet gümüş Osmanlı sikkesi 4 adet bafon gümüş küpe, 1 adet balta, 1 adet demir çeker, 1 adet bakır geniş ağızlı taş ve1 adet Osmanlı dönemine ait kılıcın, 2863 sayılı Kanunun 23. maddesi kapsamında etnoğrafik nitelikte kültür varlıkları olup yurt içerisinde alım satımlarının serbest olduğunu belirten, kendi içinde çelişkili müze görevlileri tarafından düzenlenen rapora itibarla söz konusu objelerin iadesine karar verilmesi,
2-TCK’nın 53/1-c maddesinde belirtilen güvenlik tedbirinin, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca cezası ertelenen hükümlü hakkında sadece kendi alt soyu üzerindeki yetkileri bakımından uygulanamayacağı gözetilmeksizin, sanığın, bu haklardan koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi,
3-2863 sayılı Kanunun 23. maddesi kapsamında müzelik değer taşıyan, tasnif ve tescile tabi taşınır kültür varlıklarının, aynı Kanunun 75. maddesi uyarınca Müze Müdürlüğü’ne teslimine karar verilmesi ile yetinilmesi gerektiği gözetilmeksizin, aynı zamanda müsaderesine de hükmedilmesi, ayrıca sanıktan ele geçirilen 10 adet Grek dönemine ait bronz sikke ile ilgili her hangi bir karar verilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanık ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 09/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.