Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/3538 E. 2014/17318 K. 09.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/3538
KARAR NO : 2014/17318
KARAR TARİHİ : 09.09.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/192461
Mahkemesi : Alanya 2. Ağır Ceza Mahkemesi
Tarihi : 25/03/2013
Numarası : 2012/95 – 2013/62
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat

Davacı vekilinin 25.06.2012 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacının bir suç soruşturması nedeniyle tutuklu kaldığını, yapılan soruşturma sonunda üzerine atılı suçla ilgili olarak hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini belirterek CMK’nın 141. ve devamı maddeleri gereğince maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin açılan davanın mahkemece kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Tazminat davasının dayanağı olan Alanya Cumhuriyet Başsavcılığının, 2009/4377 Soruşturma sayılı ceza dosyasının incelenmesinde; şüphelinin (davacının) çocuğun cinsel istismarı suçundan, 22.04.2009 – 19.06.2009 tarihleri arasında tutuklu kaldığı, yapılan soruşturma sonunda hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmakla,
Yapılan incelemeye, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davalı vekilinin, kendileri lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ve tutuklamanın haksız olmadığına ilişkin, davacı vekilinin ise, sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- 5271 sayılı CMK’nın 142/1. maddesine göre koruma tedbirleri nedeniyle tazminat istemlerinin kararın kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her halde kararın kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde dava konusu edilebileceği, tazminat davasına dayanak teşkil eden Alanya Cumhuriyet Başsavcılığının, 2009/4377 Soruşturma sayılı ceza dava dosyası incelendiğinde; davacı hakkındaki ek kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın 08.06.2011 tarihinde verildiği, tazminat davasının ise 25.06.2012 tarihinde açıldığının anlaşılması karşısında, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın hangi tarihte kesinleştiği ve kesinleşme şerhli örneğinin davacıya tebliğ edilip edilmediği hususunun mahal Cumhuriyet Başsavcılığından sorulmak ve Alanya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/99 Esas sayılı dosyasından araştırılmak suretiyle, şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenerek, davanın süresinde açılıp açılmadığının tespit edilmesinden sonra, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2- Davacı vekilinin, tazminat davasından önceki bir tarihli vekaletnameye dayanarak tazminat davası açtığının ve dosya kapsamı itibariyle davacının açılan davadan haberdar olduğuna ilişkin bilgiye rastlanılmadığı anlaşıldığından; karşısında, öncelikle davacı ile vekili arasındaki vekalet ilişkisini gösteren yeni tarihli bir vekaletnamenin temin edilmesi ve gerektiği takdirde, davacı dinlenilerek vekil ile arasında tazminat davası açılması yönünde vekalet ilişkisinin devam edip etmediği ve dava açılmasına muvafakatının bulunup bulunmadığının araştırılmaması,
3-Kabul ve uygulamaya göre de;
a- Manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tutuklamanın yapıldığı tarihten itibaren faize hükmedilmesi suretiyle tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, 58 gün süreyle tutuklanan davacı için hükmedilen manevi tazminat miktarının bu ölçütlere uymayacak şekilde olarak eksik tayin edilmesi,
b- Davacının nufüs ve sabıka kayıtlarının dosya arasına alınmaması,
c- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Sistemi üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin eksik incelemeye ilişkin, davacı vekilinin reddedilen sair temyiz itirazları dışında kalan temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, isteme uygun olarak BOZULMASINA, 09.09.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.