Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/3528 E. 2014/17311 K. 09.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/3528
KARAR NO : 2014/17311
KARAR TARİHİ : 09.09.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/198040
Mahkemesi : Şanlıurfa 1.Ağır Ceza Mahkemesi
Tarihi : 21/03/2013
Numarası : 2013/70 – 2013/100
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat

Davacı vekilinin 29.01.2013 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacının bir suç soruşturması nedeniyle tutuklu kaldığını, yapılan yargılama sonunda üzerine atılı suçtan beraatine hükmedildiğini belirterek CMK’nın 141. ve devamı maddeleri gereğince maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin açılan davanın mahkemece kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Tazminat davasının dayanağı olan Şanlıurfa 5. Asliye Ceza Mahkemesinin, 2008/442 Esas – 2012/437 Karar sayılı ceza dava dosyasının incelenmesinde; sanığın (davacının) resmi belgede sahtecilik suçundan, 28.04.2008 – 24.06.2008 tarihleri arasında tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, hükmün temyiz edilmeksizin 06.09.2012 tarihinde kesinleştiği, tazminat davasının 29.01.2013 tarihinde, CMK’nın 142/1. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı, kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmış; 5271 sayılı CMK’nın 142/1. maddesine göre koruma tedbirleri nedeniyle tazminat istemlerinin kararın kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her halde kararın kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde dava konusu edilebileceği, davacının tazminat talebine dayanak teşkil eden Şanlıurfa 5. Asliye Ceza Mahkemesinin, 2008/442 Esas – 2012/437 Karar sayılı ceza dava dosyası incelendiğinde; beraat hükmünün 06.09.2012 tarihinde kesinleştiği ve kesinleşme şerhli beraat hükmünün davacıya tebliğ edildiğine ilişkin belgeye dosya içerisinde rastlanılmadığı, davanın ise 29.01.2013 tarihinde açıldığının anlaşılması karşısında, beraat hükmünün kesinleşme tarihini izleyen 1 yıl içinde davanın açıldığının görülmesi nedeniyle, tebliğnamenin 1. numaralı bendinde yer alan bozma düşüncesine ve tazminat talebinin dayanağını teşkil eden Şanlıurfa 5. Asliye Ceza Mahkemesinin, 2008/442 Esas – 2012/437 Karar sayılı beraat hükmünün onaylı suretinin dosya kapsamına alınması, davacının gözaltı tutuklama ve tahliye tarihlerinin mahal mahkemesince bildirilmesi nedeniyle, tebliğnamenin 2. numaralı bendinde yer alan bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Yapılan incelemeye, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davalı vekilinin, davanın süresinde açılmadığına, tutuklamanın hukuka uygun olduğuna ve kendileri lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, gözaltı tarihinden itibaren faize hükmedilmesi nedeniyle tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, 57 gün süreyle tutuklanan davacı için hükmedilen manevi tazminat miktarının bu ölçütlere uygun olmayacak şekilde fazla tayin edilmesi,
2- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Sistemi üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin tazminat miktarına ve eksik incelemeye ilişkin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 09.09.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.