YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/3116
KARAR NO : 2014/16736
KARAR TARİHİ : 07.07.2014
Tebliğname no : 12 – 2013/197827
Mahkemesi : Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi
Tarihi : 28/03/2013
Numarası : 2013/82 – 2013/112
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, davalı vekili ve davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nasafet ilkelerine uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, davacı lehine belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda az manevi tazminata hükmolunması,
2-29/05/1957 tarih ve 4-16 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nda da belirtildiği üzere, vekalet ücreti, yargılama giderleri kapsamında olup, bu hakkın asıl davadan bağımsız olarak dava konusu yapılamayacağı ancak ait olduğu davada hüküm altına alınması gereken ve ilgili davada temyizen incelenebilecek haklardan olduğundan, ceza davasında ödenmeyen vekalet ücretinin, maddi tazminat kapsamında ayrıca dava konusu edilemeyeceğinin belirtilmiş olması karşısında, tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasında, beraatine hükmedilen davacının kendisini vekil ile temsil ettirmiş olması nedeniyle, ”2.400” TL vekalet ücretinin maddi tazminat kapsamında hüküm altına alınması suretiyle, davacı yararına fazla maddi tazminata hükmedilmesi,
3-Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının toplamı üzerinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin üçüncü kısmında yer verilen oranlar üzerinden, nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, karar tarihindeki maktu vekalet ücretine hükmedilmesi,
4-Yapılan temyiz incelemeleri sırasında, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla dava açıldığının tespit edilmesi nedeniyle, hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, davacı lehine aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış başka dava bulunup bulunmadığının, Ulusal Yargı Ağı Sistemi üzerinden sorgulanıp, ilgili maliye hazinesinden sorularak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,İsabetsiz olup, davalı ve davacı vekillerinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 07.07.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Dairenin bozma kararında belirtilen 1, 3 ve 4 nolu bozma sebeplerine katılmakla birlikte ceza davasında alınamayan vekalet ücretinin (müdafilik ücreti) koruma tedbirleri nedeniyle açılan tazminat davalarında maddi tazminat kapsamında ödenmeyeceğine dair bir iki nolu bozma düşüncesine aşağıdaki gerekçelerle katılmıyoruz.
1-29.5.1957 tarih ve 4-16 sayılı Yargıtay İBK, (R.G, 4.9.1957) hukuk davaları esas alınarak kabul edilmiştir.
2-Bu Tevhidi İçtihat Kararından sonra yürürlüğe giren 1961 Anayasasının 30.maddesinde “Kanun dışı yakalanan veya tutuklanan kimselerin uğrayacakları her türlü zararlar kanuna göre Devletçe ödenir.” hükmüne dayanılarak 15.5.1964 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren 446 sayılı “Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun.” bu zararların ödenmesine dair özel bir düzenleme getirmiştir. Aynı şekilde 1982 Anayasasının 19. maddesinde de benzer hükümler vardır.
3-466 sayılı Kanunun 1/7.maddesi uğranılacak her türlü zararların, 5271 sayılı Kanunun 141/1-son maddesinde de koruma tedbirleri nedeniyle uğranılan maddi ve manevi her türlü zararların Devletten istenebileceği öngörülmüştür. Dolayısıyla bu zararlara vekalet ücretleri de dahildir.
4-Beraat edilen ceza davasında ödenmesi gereken vekalet ücretinin bu kararda gösterilip verilmesi gerektiği, verilmediği takdirde hükmün bu eksiklik nedeniyle temyiz edilerek bu ücretin alınabileceği düşüncesine dayanan ödenmemesi gerektiğine dair çoğunluk düşüncesi isabetli değildir. Beraat eden sanıklar için ödenecek vekalet ücreti (müdafilik ücreti) CMK’da açık bir hüküm olmadığından son beş yıldan beri ödenmesi yönünde oluşan ve isabetli olan uygulamaya dayanmaktadır. Beraat edilen dosyalarda koruma tedbirleri nedeniyle bir zarar görme olmadığında bu ücretin daha sonra ayrı bir dava ile istenemeyeceğini biz de kabul ediyoruz. Ancak nasılsa koruma tedbirleri nedeniyle açılacak tazminat davasında istenebilecek vekalet ücreti nedeniyle beraat kararlarının temyiz edilmesine gerek yoktur. Temyiz mahkemesinin iş yoğunluğunu artırmadan başka bir işe yaramamaktadır. Hepimiz biliyoruz ki beraat edilen dosyalarda ödenmesine karar verilen vekalet ücreti avukatlık asgari ücret tarifesine göre verilmekte, halbuki en azından bir kısım sanıklar tarafından müdafilere bu miktarın 10 veya 20 katı oranında ücret ödemesi yapılmaktadır. Kaldı ki beraat hükmünden önce muhasebe kayıtlarına giren ve sanıklar tarafından ödenen tüm vekalet ücretleri, miktarları ne olursa olsun ödenmesine karar verilmelidir.
Açıkladığımız bu nedenlerden dolayı, beraat edilen dosyada ödenmesine karar verilmeyen vekalet ücretinin açılacak tazminat davasında maddi tazminat kapsamında ödenmeyeceğine dair sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.