YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/3115
KARAR NO : 2014/19505
KARAR TARİHİ : 13.10.2014
Tebliğname No : 12 – 2013/188973
Mahkemesi : Silivri 2. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 14/02/2013
Numarası : 2012/220-2013/189
Suç : Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme
Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Oluşa ve dosya kapsamına göre; sanık Sultan’ın, miras meselesinden kaynaklanan uyuşmazlıklardan dolayı konuşmadığı dayısının kızı olan mağdur Miray’ın bilgisi ve rızası dışında, onun adına badoo adlı arkadaşlık sitesinde üyelik işlemleri yaparak, oluşturduğu sahte hesapta, mağdurun ismi, soy ismi, yaşı, eğitim durumu gibi kişisel bilgilerine yer verip, mağdurun cep telefonu numarasını, başkalarının bilgi ve görgüsüne sunduğu olayda,
Mağdurun kişisel bilgilerini, onun aktif kullanımında olan, herkes tarafından bilinmeyen veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olmayan, ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı telefon numarası ile beraber hukuka aykırı olarak yayan sanığın eyleminde TCK’nın 136/1. maddesinde tanımlanan verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun yasal unsurlarının oluştuğu anlaşılmakla,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin, sübuta ilişkin diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
TCK’nın 6/1-g maddesinde, ceza kanunlarının uygulanmasında, basın ve yayın yolu ile deyiminden; her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim aracıyla yapılan yayınların anlaşılacağının belirtilmesi karşısında, katılanın kişisel verilerini, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan badoo adlı arkadaşlık sitesinde, hukuka aykırı olarak yayan sanık hakkında, hükümden önce 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun Geçici 1. maddesinin, “31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı; a) Soruşturma evresinde, 04/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine, b) Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine, c) Kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelenmesine, karar verilir.” hükmü gereğince, kovuşturmanın ertelenmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kabul ve uygulamaya göre de:
1- TCK’nın 61/1. maddesinde yer alan ölçütler nazara alınarak, dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar birlikte ve isabetle değerlendirilip, denetime olanak verecek ve somut gerekçeler de gösterilmek suretiyle, aynı Kanunun 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekirken, temel cezanın asgari hadden tayin edilmesi,
2- Hükmün esasını teşkil eden kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, sanığa hükmedilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verilirken, sanık hakkında belirlenen tam gün sayısının belirtilmemesi suretiyle TCK’nın 52/3. maddesine ve bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktarın belirlenmesi sırasında uygulanan kanun ve maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/6. maddesine aykırı hareket edilmesi,
3- Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.02.2009 tarih ve 2008/11-250, 2009/13 sayılı kararında da belirtildiği üzere, koşullu bir düşme nedenini oluşturan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun, objektif koşulların varlığı halinde, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce değerlendirilmesi gerektiği; ayrıca, CMK’nın 231. maddesinin 5. fıkrasının son cümlesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün, sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade edeceğinden, hükmedilen hapis cezasının TCK’nın 50/1. maddesindeki seçenek yaptırımlara çevrilmesine ve aynı Kanunun 51/1. maddesi gereğince ertelenmesine ilişkin düzenlemelere göre daha lehe olduğu gözetilmeden, CMK’nın 231. maddesinin 7. fıkrasına hatalı anlam verilerek; katılanın maddi bir zararının belirlenmediği olayda, duruşmadaki saygılı tutum ve davranışı ile sabıkasız geçmişinden dolayı takdiri indirim maddesi uygulanarak cezasında indirim yapılan, hükmedilen 10 ay hapis cezası adli para cezasına çevrilen sanık hakkında, “Sanık hakkındaki cezanın seçenek yaptırıma çevrilmesi nedeniyle CMK 231/7 maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına,” şeklindeki yasal ve yerinde olmayan gerekçeye dayalı olarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, aynı Kanun’un 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 13.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.