Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/2754 E. 2014/15073 K. 18.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/2754
KARAR NO : 2014/15073
KARAR TARİHİ : 18.06.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/97131

Mahkemesi : İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesi

Tarihi : 20/12/2012

Numarası : 2012/320 – 2012/307

Dava : 466 sayılı Kanun’a göre tazminat talebi

Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Tazminat davasının dayanağı olan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2006/94 esas, 2007/65 karar sayılı ceza dava dosyasının incelenmesinde; sanığın (davacının) uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan tutuklu kaldığı, yargılama sonunda 27.03.2007 tarihinde beraatine hükmedildiği, hükmün temyiz edilmeksizin 04.04.2007 tarihinde kesinleştiği, tazminat davasının 13.02.2008 tarihinde, tazminata esas olan işlem tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 466 sayılı Kanun’un 2. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı, kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla,

Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1-Haksız tutuklamalarda gerçek maddi zararın saptanmasında, subjektif takdir yerine belirli ölçüler ve belgeler hesaplamada esas alınacağı ve ödenmesine hükmedilecek maddi zararın, gerçek zararların karşılığı olacak delillerle kanıtlanacağı ve gerektiğinde bilirkişiye tespit ettirileceği, zarara uğrayanın koruma tedbiri uygulanmadan önceki mal varlığı ile koruma tedbirinin uygulanmasından sonraki malvarlığı arasındaki zarar olarak belirlenip, iştigal alanı ve gelirini belgelendiremeyenlere net asgari ücret üzerinden hesaplanacak miktarın maddi tazminat olarak verilmesi gerektiği, asgari ücretle çalışmayanların ise maaş veya ücretinin delillendirilmesi ve ödenmediğinin anlaşılması durumunda ödenmesi gerektiği kabul edilmiştir.

Davacının gelir kaybının tereddüte neden olmayacak şekilde belirlenmesi bakımından, şirketin ticaret sicilinden ne zamandan beri faaliyette olduğu, iştigal alanı, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarının getirtilerek davacının işyerindeki konumunun belirlenmesi, çalışmakta olduğunun tespiti halinde ise davacıya yapılan ödemelere ilişkin ücret bordrosu, makbuz, ödeme belgesi ibraz edilmesi durumunda, delillendirilen gelirin kazanç kaybı olarak belirlenmesi, belgelendirilmemesi durumunda ise maddi zararın, tutuklu kalınan dönemde geçerli net asgari ücret üzerinden hesaplanması yerine şirketin ücret bordrosu, makbuz, ödeme belgesi ile teyit edilmeyen ve 2009 yılı verilerine ilişkin soyut beyanının esas alınmak suretiyle maddi tazminat

fazla tayini,

2-Manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı,tutuklu kaldığı süre, tutuklama tarihi ile tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar ele geçecek parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, davacı lehine bu ölçütlere uymayacak miktarda fazla manevi tazminata hükmolunması,

Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 18.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.