Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/2595 E. 2014/25916 K. 17.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/2595
KARAR NO : 2014/25916
KARAR TARİHİ : 17.12.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/86477

Mahkemesi : Derinkuyu Asliye Ceza Mahkemesi

Tarihi : 21/12/2012

Numarası : 2012/18 – 2012/307

Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Mahkeme tarafından sanık hakkında temel ceza tayin edilirken, hapis cezası asgari hadden belirlenmesine karşın, adli para cezası üzerinde teşdit uygulanmış ise de, mahkemenin bu yöndeki takdirinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.

2863 sayılı Kanun’un, 11/10/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan tespit ve tescil başlıklı 7. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın koordinatörlüğünde yapılacağı ve bu tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil edileceği, tescil kararlarının ilanı, tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususların yönetmelikle düzenleneceğinin öngörüldüğü, bu amaçla çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik ile sit kararlarının ilan şeklinin kaleme alındığı, 6498 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanun’un 7. maddesinde yapılan değişiklik ile sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararlarının, Resmi Gazete’de yayımlanacağı ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı hükmünün getirildiği, ayrıca anılan Kanun’un 3. maddesi ile 2863 sayılı Kanun’un 65. maddesinde “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacağının öngörüldüğü, gerek 2863 sayılı Kanun’un 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 7. maddesi ile anılan madde gereğince çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerinin, gerekse 6498 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile öngörülen tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanma ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulma zorunluluğunun amacının, ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu,

Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, Nevşehir Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 12/01/1996 gün, 406 sayılı kararı ile 1. derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edilen mağaranın giriş kısmına taştan duvar örülüp, kapı monte edildiği, içerisinde belli bir kısmın taşlarla örülerek kapatıldığı ve oluşan mekana patates döküldüğünden bahisle açılan kamu davası ile ilgili olarak, sanığın, dosya kapsamında mevcut savunmalarında, bahse konu yerin sit alanı olduğunu bilmediğini beyan etmesine karşın, suç tarihinde, yapıların bulunduğu köyün muhtarı olan M. I..’ın hazırlık safhasında alınan ifadelerinde, sanığın suça konu yere patates koymadan önce kendisini aradığını ve bu yere patates koymak istediğini söylediğini, bunun üzerine sanığa, mağaralara malzeme koymanın yasak olduğunu söylediğine ilişkin beyanı, ilgili tescil kararının suça konu yapıların bulunduğu yerde ilan edildiğine ilişkin herhangi bir belge bulunmamakla birlikte, 1997 yılında Til Köyü muhtarı olan Mustafa Işık tarafından suça konu yapıların kiralanması hususunda izin verilmesi için yapılan müracaat üzerine Nevşehir Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 13/03/1997 gün, 573 sayılı kararı ile “ yapıların kiralanmasına ilişkin talebinin reddine karar verilmiş olması”, ayrıca suça konu yapıların dosyaya yansıyan fotoğrafları da dikkate alındığında, sanığın bu yapıların 1. derece arkeolojik sit alanı sınırlarında kaldığını bildiği anlaşılmakla birlikte, yapılara ilişkin 09/01/1996 tarihli envanter belgesi incelendiğinde, koruma durumu olarak, depo olarak kullanılan mağaraların girişlerinin kapı ile kapatıldığının belirtilmiş olması ve sanığın dosya kapsamında mevcut tüm ifadelerinde, suça konu uygulamaların kendisi tarafından yapılmadığına ilişkin beyanları karşısında, mahallinde, inşaat mühendisinin katılımı ile keşif icra edilerek, suça konu uygulamalarla sınırlı olarak, dosyada bulunan resimlerde incelenerek, malzemelerin eskiliği, renkteki solmalar ve yıpranma durumu dikkate alınarak, yapılış tarihleri tereddüte yer vermeyecek şekilde saptanıp, bu şekilde uygulamaların sanık tarafından yapılıp yapılmadığı ve zamanaşımı süresi içerisinde gerçekleşip gerçekleştirmediği, izinsiz olarak yapılan uygulamaların kültür varlığının bütünü ve dolayısıyla orjinal dokusu ile uyumlu olup olmadığı, niteliği ve yapıda geri dönüşümü mümkün olmayacak derecede zarar meydana getirip getirmediği hususu belirlenip, taşınmazın bu nitelikte bir zarar gördüğünün tespiti durumunda, sanığın, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanun’un 65/1-1.cümlesi uyarınca cezalandırılması, bu nitelikte bir zararın mevcut olmadığının, ancak yapılan tadilatın ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında olduğu belirlenip, ayrıca taşınmazın olduğu yerde suç tarihi itibariyle İl Özel İdaresi bünyesinde Koruma Uygulama ve Denetim Bürosu’nun bulunmadığının anlaşılması halinde 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/1-2.cümlesi uyarınca cezalandırılması, yapılan bu tadilatın ruhsata tabi olmayan, “basit onarım” niteliğinde olduğunun belirlenmesi veya ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında olsa bile, taşınmazın olduğu yerde, suç tarihi itibariyle, sorumluluk alanı dava konusu yeri kapsayan Koruma Uygulama ve Denetim Bürosu’nun bulunduğunun anlaşılması halinde 5498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/4. maddesi ile cezalandırılması gerektiği gözetilmeksizin, eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,

Kabul ve uygulamaya göre de;

1-TCK’nın 61. maddesi gereğince, suçun işleniş biçimini, konusunun önem ve değeri, sanığın kasta dayalı kusurunun ağırlığını, güttüğü amaç ve saik dikkate alındığında, daha fazla ceza tayin edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

2-Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58 maddesi uyarınca tekerrür hükümleri uygulanırken, adli sicil kaydında yer alan ilamlardan hangisinin tekerrüre esas alındığının açıkça belirtilmemesi,

3-Hapis cezasına ek olarak tayin edilen adli para cezasının bir gün karşılığının belirlenmesi sırasında, uygulanan kanun maddesinin gösterilmemesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 232/6. maddesine aykırı davranılması,

Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8.maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, sanığın ceza miktarı itibariyle kazanılmış hakkı saklı tutularak, isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 17/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.