Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/2580 E. 2014/14308 K. 10.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/2580
KARAR NO : 2014/14308
KARAR TARİHİ : 10.06.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/87378

Mahkemesi : Salihli Ağır Ceza Mahkemesi

Tarihi : 15/01/2013

Numarası : 2012/248 – 2013/9

Dava : Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat

Davacı vekilinin 23.05.2012 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacının bir suç soruşturması nedeniyle tutuklu kaldığını, yapılan soruşturma sonunda üzerine atılı suçla ilgili olarak hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini belirterek CMK’nın 141. ve devamı maddeleri gereğince maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin açılan davanın mahkemece kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Tazminat davasının dayanağı olan İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının, 2011/109603 Soruşturma – 2012/2301 Karar sayılı ceza dosyasının incelenmesinde; sanığın (davacının) Resmi belgede sahtecilik suçundan, 26.12.2011 – 03.01.2012 tarihleri arasında tutuklu kaldığı, yapılan soruşturma sonunda davacı hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, kararın itiraz edilmeksizin 05.03.2012 tarihinde kesinleştiği, tazminat davasının 23.05.2012 tarihinde, CMK’nın 142/1. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı, kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmış, 5271 sayılı CMK’nın 142/1. maddesine göre koruma tedbirleri nedeniyle tazminat istemlerinin kararın kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her halde kararın kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde dava konusu edilebileceği, dava dosyası incelendiğinde; kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın 05.03.2012 tarihinde kesinleştiği, davanın ise 23.05.2012 tarihinde açıldığının anlaşılması karşısında tazminat davasının kesinleşme tarihini izleyen 1 yıl içinde açıldığını gözetilerek esas hakkında bir karar verilmesi nedeniyle davanın süresinde açılmadığından bahisle reddine karar verilmesi gerektiğini öneren tebliğnamenin 1. bendindeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

Yapılan incelemeye, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazının reddine, ancak;

1- Manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tutuklamanın yapıldığı tarihten itibaren faize hükmedilmesi nedeniyle tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, 8 gün süreyle tutuklanan davacı için hükmedilen manevi tazminat miktarının bu ölçütlere uymayıp fazla tayini,

2- Davacının hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği ceza dosyasında kendisini vekille temsil ettirdiğinin anlaşılması karşısında, bu konuda davacının açık talebi de gözetilerek, kararın verildiği tarihte geçerli Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi üzerinden hesaplanacak 360 TL vekalet ücretinin maddi zarara eklenmesi gerekirken, beraat hükmünden sonraki bir tarihte tanzim edilen serbest meslek makbuzu üzerindeki 3.000 TL’nin maddi zarara eklenmesi suretiyle fazla miktarda maddi tazminata hükmedilmesi,

3- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin tazminat miktarına ve eksik incelemeye ilişkin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 10.06.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.