Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/2411 E. 2014/14307 K. 10.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/2411
KARAR NO : 2014/14307
KARAR TARİHİ : 10.06.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/93252

Mahkemesi : Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesi

Tarihi : 18/02/2013

Numarası : 2007/176 – 2013/58

Dava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminat

Davacı vekilinin 04.06.2007 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacının bir suç soruşturması nedeniyle tutuklu kaldığını, yapılan yargılama sonunda üzerine atılı suçtan beraatine hükmedildiğini belirterek 466 sayılı Kanun gereğince maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin açılan davanın mahkemece kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Tazminat davasının dayanağını oluşturan Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesinin, 2004/315 Esas – 2005/11 Karar sayılı ceza dava dosyasının incelenmesinde; sanığın (davacının) Çıkar amaçlı suç örgütü kurmak suçundan, 28.03.2004 – 06.07.2004 tarihleri arasında tutuklu kaldığı ve yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, hükmün temyiz edilmeksizin 09.02.2005 tarihinde kesinleştiği, tazminat davasının 04.06.2007 tarihinde işlem tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 466 sayılı Kanun gereğince öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı, dava için kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmış, tutuklandığı tarihte emekli olan ve ayrıca çiftçilikle de uğraşan davacının vasıfsız bir işçi gibi değerlendirilerek tutuklulukta ve gözaltında kaldığı dönemde geçerli olan net asgari ücret üzerinden hesaplanan miktarın maddi tazminat olarak verilmesi nedeniyle tebliğnamenin 1. bendinde yer alan düşünceye iştirak edilmemiştir.

Yapılan incelemeye, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davalı vekilinin davanın süresinde açılmadığına ve kendileri lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazının reddine, ancak;

1- Manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, özellikle tutuklama tarihi olan 01.04.2004 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi karşısında tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, 100 gün süreyle tutuklanan davacı için hükmedilen manevi tazminat miktarının bu ölçütlere uymayıp fazla tayini,

2- Tazminat davasına dayanak olan ceza dosyasında davacının 28.03.2004 – 06.07.2004tarihleri arasında 100 gün süreyle tutuklu kaldığı, davacının tutukluluk süresinin mahkeme tarafından belirlenmesi gerektiği gözetilmeden hükme esas alınan bilirkişi raporunda tutukluluk süresinin 128 gün olarak belirlenmesi suretiyle fazla maddi tazminata hükmedilmesi,

3- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin tazminat miktarına ve eksik incelemeye ilişkin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, isteme uygun olarak BOZULMASINA, 10.06.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.