YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/2387
KARAR NO : 2014/13653
KARAR TARİHİ : 03.06.2014
Tebliğname no : 12 – 2013/93185
Mahkemesi : Bingöl Ağır Ceza Mahkemesi
Tarihi : 13/12/2012
Numarası : 2012/195 – 2012/211
Dava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminat
Davacı vekilinin 03.04.2009 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacının bir suç soruşturması nedeniyle tutuklu kaldığını, yapılan yargılama sonunda üzerine atılı suçtan beraatine hükmedildiğini belirterek 466 sayılı Kanun gereğince maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin açılan davanın mahkemece kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Tazminat davasının dayanağını oluşturan Diyarbakır 3. Devlet Güvenlik Mahkemesinin, 2000/370 Esas – 2001/50 Karar sayılı ceza dava dosyasının incelenmesinde; sanığın (davacının) Terör örgütüne yardım ve yataklık etmek suçundan, 14.12.2000 – 08.02.2001 tarihleri arasında tutuklu kaldığı ve yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, hükmün temyiz edilmeksizin 15.02.2001 tarihinde kesinleştiği, tazminat davasının 03.04.2009 tarihinde haksız işlem tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 466 sayılı Kanun gereğince öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı, dava için kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmış, asgari ücret üzerinden maddi tazminata hükmedilmiş olması karşısında hesaplamada hafta sonu, dini ve milli bayram tatilleri nedeniyle indirim yapılamayacağının dikkate alınmaması ve koruma tedbirleri nedeniyle hükmedilecek tazminatlar olay tarihinde geçerli olan paraya göre hesaplaması yapılarak sonucun bulunması gerekirken 1.5.2005 tarihinde yürürlüğe giren ve Türk Lirasından 6 sıfır atılmasını öngören 5083 sayılı Kanun’a göre hesaplama yapılarak maddi tazminatın eksik tayini temyiz edenin sıfatına göre bozma nedeni yapılmamıştır.
Bozma üzerine yapılan incelemeye, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davalı vekilinin kendileri lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tutuklamanın yapıldığı 14.12.2000 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi suretiyle tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, 56 gün süreyle tutuklanan davacı için hükmedilen manevi tazminat miktarının bu ölçütlere uymayıp fazla tayini,
2- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin tazminat miktarına ve eksik incelemeye ilişkin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, isteme uygun olarak BOZULMASINA, 03.06.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.