Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/2302 E. 2014/22429 K. 11.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/2302
KARAR NO : 2014/22429
KARAR TARİHİ : 11.11.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/295571
Mahkemesi : Adana (Kapatılan) 3. Sulh Ceza Mahkemesi
Tarihi : 18/06/2013
Numarası : 2012/1484 – 2013/649
Suç : Taksirle yaralama

Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkûmiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın sevk ve idaresindeki .. plakalı tır ile H..Nakliyat isimli işyerine beyaz eşya yedek parçası getirdiği, yükü boşaltmak için depo önünde bulunan beton dolguya yanaştığı ve bu dolguya arka kapağını açarak yükün boşaltılmaya başlandığı sırada kendisinin de araç içerisinde oturduğu, bu arada yan taraflarda başka araçların da yük boşalttığı, H.. nakliyatta işçi olarak çalışan ve yükü boşaltan katılanın arka kapak üzerinde bulunduğu sırada dışarıdan gelen “devam et” sesinin kendisine söylendiğini düşünen sanığın aracını ileri doğru hareket etmesi üzerine katılanın kapak üzerinden yere düşmesi sonucu yaralanması şeklinde gerçekleşen olayda;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın, vekalet ücretini ödeme gücü olmadığına ilişkin diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1)5237 sayılı TCK’nın 89/1. maddesinde yaptırım olarak hapis veya adli para cezası seçimlik olarak öngörülmesine karşın, yasal zorunluluk bulunmadığı halde ve gerekçesi de gösterilmeksizin hapis cezasının tercihi, ayrıca “mağdurun zararının karşılanmamış olması ile mağdurun olay nedeniyle duymuş olduğu ızdırap göz önüne alınarak” şeklindeki yetersiz ve gerekçesiz nedenler ile cezanın seçenek tedbire ve ertelenmesine yer olmadığına karar verilmesi,
2)Tam kusurlu olan sanık hakkında temel ceza tayin edilirken asgari hadden uzaklaşılarak ceza tayininde isabetsizlik yok ise de; iki sınır arasında temel ceza belirlenirken, TCK’nın 61. maddesi göz önüne alınarak suçun işleniş biçimi, mağdurun yaralanmalarının niteliği, sanığın taksire dayalı kusurunun derecesi nazara alınmak suretiyle, mağdurun yaralanmasının basit nitelikte olduğu da gözetilerek adalet, hakkaniyet ve nasafet kurallarına uygun makul bir cezaya hükmedilmesi yerine teşdidin derecesinde yanılgıya düşülerek çok fazla ceza tayini,
3)Katılan hakkında Adana Adli Tıp Şube Müdürlüğü’nden alınan 04/05/2012 tarihli adli rapora göre “sağ paryetalde 3 cm’lik suture edilmiş kesi”
giderilebilir şekilde yaralandığının belirlendiği ve mahkeme kararının gerekçe bölümünde de kabulün bu yönde olmasına karşın, sanık hakkında temel cezanın tayini sırasında katılanın yaralanmasının ağır olduğu belirtilerek ceza verilmesi suretiyle gerekçeyle hüküm arasında çelişkiye neden olunması,
4)Geçimini şoförlükle temin eden sanığın ehliyetinin gerekçe gösterilmeksizin ve TCK’nın 3. maddesindeki güvenlik tedbirlerine de adalet ve hakkaniyete uygun olarak hükmedileceği ilkesine uyulmaksızın, 10 ay süre ile geri alınmasına karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 11.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.