Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/2282 E. 2014/14180 K. 10.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/2282
KARAR NO : 2014/14180
KARAR TARİHİ : 10.06.2014

Tebliğname No : 12 – 2013/105367

Mahkemesi : Söke 1. Ağır Ceza Mahkemesi

Tarihi : 30.11.2012

Numarası : 2012/12-2012/302

Dava : 466 sayılı Kanuna göre tazminat

Davacı H. A..’ın tazminat talebinin reddine davacılar A.A.. ile İ. I..’nın tazminat istemlerinin kısmen kabulüne ilişkin hükümler, davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Davanın niteliğine göre, davacı vekilinin duruşmalı inceleme isteminin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’nın 318. maddesi gereğince reddine;

Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenenen dosya kapsamına göre, davacılar vekili ile davalı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1-İncelenen dosya kapsamına göre; dava 466 sayılı Kanun hükümlerine dayalı tazminat istemine ilişkin olup, Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2009/256 esas-2010/57 sayılı kararında 466 sayılı Kanunun 2. maddesindeki üç aylık sürenin başlangıcı için 21/04/1975 tarih ve 3-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına atıf yapılarak kesinleşen beraat kararından davacının haberdar olmasının arandığı, ancak adı geçen kararda tazminat davasının ne zamana kadar açılması gerektiğine dair bir açıklama bulunmamakla birlikte hiçbir hakkın sonsuza dek dava konusu yapılamayacağı, özel hukuk kapsamında değerlendirilmesi gereken bu talebin de makul bir süre içinde dava edilmesi, dava süresi açısından en lehe kabul ile Borçlar Kanununun 60. maddesindeki sürenin kabulü gerektiği ve her koşulda davanın 10 yıllık süre içinde açılması gerektiği kabul edilmekle kanun dışı yakalanan veya tutuklananlar bakımından, beraat hükmünün kesinleşmesinden itibaren 10 yıl dolduktan sonra 466 sayılı Kanuna göre tazminat istenemeyeceği bu kapsamda tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasında 28.03.1991 tarihinde verilen beraat hükmü ile tazminat davasının açılmış olduğu 28.12.2011 tarihine kadar, 20 yıldan fazla süre geçtiği ve davacıların bu uzun süre içerisinde haklarındaki beraat hükmünden haberdar olmadıklarından söz etmenin yaşamın olağan akışına uymayacağı, davanın süresinde açıldığının kabulünün mümkün olamayacağı gözetilip, süresinde açılmayan davanın reddi yerine, yazılı şekilde davacılar Ahmet ve İhsan yönünden davanın kısmen kabulüne,

2-Muris H. A.. tarafından davanın haksız işlem tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 466 sayılı Kanunun 2.maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı, davanın devamı sırasında davacının 03.02.2012 tarihinde öldüğü, dosya içeriğindeki mirascılık belgesine göre davacının mirasçılarının avukata vekaletname vermek suretiyle davaya dahil oldukları görülmekle, davaya devamla davanın süre yönünden reddi yerine yazılı gerekçe ile davacı Halil’in davasının reddine karar verilmesi,

Kanuna aykırı olup, davacılar vekili ile davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 10.06.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.