Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/22768 E. 2016/3213 K. 29.02.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/22768
KARAR NO : 2016/3213
KARAR TARİHİ : 29.02.2016

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : CMK 223/2-c maddesi ile beraat

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre katılan vekilinin, sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Anayasa Mahkemesi’nin 13/10/2012 tarih, 28440 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2011/18 Esas, 2012/53 sayılı kararı ile 08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; Yüksek Mahkemece “mülkiyet hakkı ihlali” iddiasının kabul edilmediği, ancak, hukuk devletinin temel ilkelerinden olan “belirlilik ilkesi” ne göre, kişilerin maliki bulundukları taşınmazların korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı niteliğiyle tescilli olduğunu ya da sit alanı içerisinde kaldığını öğrenmeleri gerektiği hususunun vurgulandığı, iptal hükmündeki gerekçeler doğrultusunda, 2863 sayılı Kanunun “tespit ve tescil” başlıklı 7. maddesinin 6498 sayılı Kanun ile değiştirildiği, buna göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edilmesi; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulması gerektiği; belirtilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılacağı; ilan edilmese dahi muhatapların ilgili taşınmazın sit alanında kaldığını bildiklerinin anlaşılması halinde, izinsiz yapılan uygulamalardan sorumlu olacakları, keza 6498 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Kanun’da yapılan değişikliklerin amacının, sit alanı tesciline ilişkin kararların, ilgilileri tarafından öğrenilmesini sağlamaya yönelik olduğu;
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, Edirne Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 26/04/2000 tarih, 5961 sayılı kararı ile kentsel ve arkeolojik sit alanı olarak tescil edilen sınırlar dahilinde yer alıp, ayrıca, Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 22/06/1993 tarih, 3207 sayılı kararı ile sivil mimarlık örneği olarak tescili, Çanakkale ili, Ayvacık ilçesi, B…. köyü, … ada … parsel sayılı taşınmazın bahçe giriş kapısının iç tarafına 180×100 santimetre ebatlarında, 100 cm. yüksekliğinde taştan örme resepsiyon yapıldığı ve atık su borularının yenilenmesi maksadıyla evin dış kısmının kazıldığı, oda içerisinde takılmamış durumda lavabo, fayans, atık su boruları ve klozet bulunduğunun tespit edildiği, sanığın dosya kapsamında mevcut savunması dikkate alındığında, dava konusu bölgenin arkeolojik ve kentsel sit alanında kaldığını ve taşınmaz üzerinde bulunan yapının ise tescilli kültür varlığı olduğunu bildiği, anlaşılmakla birlikte;
Mahkeme tarafından mahallinde yapılan keşifte, yatak odalarının bulunduğu binanın pis su ve temiz su tesisatının iyileştirilip, vitrifiye malzemelerinin değiştirildiği, ıslak alanlara fayans ve yer döşeme seramik kaplaması yaptırıldığının tespit edildiği, ancak bu eylemlerin iddianameye konu edilmediği, bu kapsamda, öncelikle, bu eylemlerle ilgili olarak, Cumhuriyet Başsavcılığına suç ihbarında bulunulup, iddianame düzenlenmesi halinde davanın bu dosya ile birleştirilmesi;
İzinsiz müdahalede bulunulan taşınmaz üzerindeki yapının tek yapı ölçeğinde 2863 sayılı Kanunun 6. maddesi kapsamında tescilli kültür varlığı olması nedeniyle, izinsiz ya da izin kapsamı dışında yapılan her türlü inşai faaliyetin suç oluşturacağı, bu bakımdan müdahalenin binanın içinde ya da dışında gerçekleştirilmesinin önem arz etmediği, bu kapsamda tescile esas bilgi ve belgeler getirtilerek, izinsiz yapılan tadilatın yapının tescil edilmesine neden olan kriterlere uygun olup olmadığının, yapıya ait orjinal dokuya uyum sağlayıp sağlamadığının, tescilli kültür varlığında geri dönüşümü mümkün olmayacak derece zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi gerektiği,
Bu sebeple, keşifte görevlendirilen inşaat mühendisi bilirkişiden, dava konusu uygulamaların tescilli kültür varlıklarının bütünü ve dolayısıyla orjinal dokusu ile uyumlu olup olmadığı, yapıda geri dönüşümü mümkün olmayacak derece zarar meydana getirip getirmediği ve yapılan uygulamaların 3194 sayılı İmar Kanununun 21. maddesi kapsamında ruhsata tabi olmayan basit nitelikte olup olmadığı hususunda ek rapor alınması, taşınmazın bu nitelikte bir zarar gördüğünün belirlenmesi durumunda, başka herhangi bir husus araştırılmaksızın sanığın, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1-1.cümlesi uyarınca cezalandırılması,
Dava konusu uygulamalar sebebiyle tescilli kültür varlığına geri dönüşümü mümkün olmayacak derecede zarar verilmediğinin tespit edilmesi halinde;
Bünyesinde koruma, uygulama denetim büroları kurulan idarelerden izin almaksızın veya izne aykırı olarak izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunanların, 2863 sayılı Kanunun 65/4 maddesi gereğince cezalandırılması gerekeceğinden, bu kapsamda, suça konu taşınmazın bulunduğu ilde suç tarihi itibariyle il özel idaresi bünyesinde koruma, uygulama denetim bürosu kurulup kurulmadığı araştırılıp, dava konusu taşınmazın, kurulan Koruma Uygulama ve Denetim Bürosunun sorumluluk alanında bulunmadığının ve yapılan uygulamaların ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında olduğunun anlaşılması halinde sanığın 65/1. maddesi uyarınca cezalandırılması, yapılan bu uygulamaların ruhsata tabi olmayan, “basit onarım” niteliğinde olduğunun belirlenmesi veya ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında olsa bile, suça konu taşınmazın, kurulan Koruma Uygulama ve Denetim Bürosu’nun sorumluluk alanında bulunduğunun anlaşılması halinde sanığın 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/4. maddesi ile cezalandırılması gerektiği gözetilmeksizin, ilgili tescil kararlarının 6498 sayılı Kanun gereğince sanığa tebliğ ya da ilan edilmediği şeklindeki gerekçeye dayalı olarak, eksik araştırma ve hatalı değerlendirmelerle, sanığın beraatine dair yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 29/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.