Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/22224 E. 2015/19097 K. 09.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/22224
KARAR NO : 2015/19097
KARAR TARİHİ : 09.12.2015

Mahkemesi : Sulh Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle yaralama

Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkûmiyetine ilişkin hüküm, sanık ve katılan tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın, süre tutum dilekçesinde belirtilen ve bir nedene dayanmayan, katılanın, kusur ve eksik incelemeye ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine; ancak,
100 promil alkollü olan sanığın idaresindeki motosiklet ile, orta refüj ile bölünmüş tek yönlü, 7 metre genişliğindeki aydınlatmanın bulunduğu yolda gece vakti seyir halinde iken, sağır ve dilsiz olan katılanın 25 metre ileride yaya geçidi bulunmasına rağmen burayı kullanmadan karşıdan karşıya geçmek istemesi neticesinde, sanığın 6 metre fren izine rağmen katılana çarparak kemik kırığı olacak ve hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığı olayda,
5237 sayılı TCK’nın 179/3. maddesinde düzenlenen; alkol ve uyuşturucu madde etkisiyle veya başka bir nedenle “emniyetli bir şekilde” araç kullanamayacak kişinin, bu halde araç kullanması suçu kasıtla işlenebilecek bir suçtur. Alkol ve uyuşturucu maddenin sırf kullanılmış olması bu suçun oluşması için yeterli olmamakla birlikte … İhtisas Kurulu raporlarında istikrarlı bir şekilde vurgulandığı üzere; alkollü bir şekilde trafikte seyreden bir sürücünün alkol konsantrasyonu hangi seviyede olursa olsun bireysel farklılıklar göstermekle birlikte trafik güvenliği açısından değişen derecelerde risk oluşturabileceği, ancak bu durumun tehlike arz edecek düzeyde olup olmadığı, dolayısıyla sürücünün tesiri altında bulunduğu alkol seviyesinde araç kullanması halinde, güvenli sürüş yeteneğini kaybedip etmediği, bireyin o andaki sürüş ehliyetini belirleyebilecek dikkat, algı, denge, refleks, psikomotor ve nöromotor koordinasyon gibi nörolojik, nistagmus, akomadasyon, görme gibi oftalmolojik ve genel durumunun tespitine yönelik detaylı dahili muayenesine yönelik tıbbi verilerin değerlendirilmesi ile mümkün olabileceği, ancak böyle bir tespit yapılmamış olsa bile bireysel farklılıkları da elimine edebilecek şekilde 100 promilden yüksek olarak saptanan alkol düzeyinin, güvenli sürüş yeteneğini kaybettireceğinin, bilimsel olarak kabulü gerektiği anlaşılmakla;100 promil alkollü olarak araç kullananan sanık hakkında, bilinçli taksir hükümlerinin uygulanması gerektiği, sanığın alt düzeyde tali kusurlu olmasının bilinçli taksir oluşumuna etkisi olmadığı gözetilmeden“alkollü olmasının da bizatihi bilinçli taksirle hareket ettiğine karine sayılamayacağı hususları gözetildiğinde sanığın taksirinin bilinçli değil basit ve alt düzeyde tali kusur olduğu” şeklindeki isabetsiz gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabul ve uygulamaya göre de;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 07/07/2009 tarih 2009/9-62-191 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK’nın 61/1. maddesinin (g) bendinde yer alan “failin güttüğü amaç ve saik” gerekçesine dayanılamayacağının gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA; 09/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.