Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/21816 E. 2015/19298 K. 16.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/21816
KARAR NO : 2015/19298
KARAR TARİHİ : 16.12.2015

Mahkemesi : Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre katılan kurum vekilinin, sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Anayasa Mahkemesi’nin 13/10/2012 tarih, 28440 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2011/18 Esas, 2012/53 sayılı kararı ile 08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; Yüksek Mahkemece “mülkiyet hakkı ihlali” iddiasının kabul edilmediği, ancak, hukuk devletinin temel ilkelerinden olan “belirlilik ilkesi” ne göre, kişilerin maliki bulundukları taşınmazların korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı niteliğiyle tescilli olduğunu ya da sit alanı içerisinde kaldığını öğrenmeleri gerektiği hususunun vurgulandığı, iptal hükmündeki gerekçeler doğrultusunda, 2863 sayılı Kanunun “tespit ve tescil” başlıklı 7. maddesinin 6498 sayılı Kanun ile değiştirildiği, buna göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edilmesi; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulması gerektiği; belirtilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılacağı; ilan edilmese dahi muhatapların ilgili taşınmazın sit alanında kaldığını bildiklerinin anlaşılması halinde, izinsiz yapılan uygulamalardan sorumlu olacakları, keza 6498 sayılı Kanun ile
2863 sayılı Kanun’da yapılan değişikliklerin amacının, sit alanı tesciline ilişkin kararların, muhatapları tarafından öğrenilmesini sağlamaya yönelik olduğu;
Bu bilgiler ışığında; sanığın,… Koruma Kurulu’nun 31/10/1991 tarih, 1185 sayılı kararı ile doğal sit alanı olarak tescil edilip, daha sonra aynı Kurul’un 27/06/1992 tarih, 1404 sayılı kararı ile 3. derece doğal sit alanı olarak belirlenen sınırlar dahilinde yer alan, …. İlçesi, … Köyü, …. Mevkiinde bulunan arazi üzerinde, 42 m2 ebatlarındaki alana, ahşap malzemeden seyir terası inşa ettirdiğinin tespit edildiği, bölgenin doğal sit alanı olarak tesciline ilişkin ilgili Koruma Kurulu kararının sanığa tebliğ edilmediği görülmekle birlikte, somut olayda, 6498 sayılı kanun ile yapılan değişikliklerde dikkate alındığında, böyle bir zorunluluğun bulunmadığı, kaldı ki, dosya kapsamında mevcut kolluk görevlileri tarafından düzenlenen 30/05/2013 tarihli tutanak ve keşifte dinlenen mahalli bilirkişi beyanları dikkate alındığında, bölgenin doğal sit alanında kaldığının çevrede yaşayan şahıslar tarafından bilindiği, ayrıca bu yerin, niteliği herkes tarafından bilinmesi gereken mutat yerlerden olması hususuda dikkate alındığında, sanığın dava konusu taşınmazın 3. derece doğal sit alanı sınırları dahilinde kaldığını bildiğinin kabulü gerektiği, bu kapsamda sanığın yüklenen eylemi işlediğinin tüm dosya kapsamı itibariyle sabit olduğu gözetilmeksizin, 6498 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Kanunda yapılan değişikliklere yanlış anlam yüklenip, sanığın beraatine dair yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince sanığın beraatine ilişkin hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 16/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.