Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/21104 E. 2015/18720 K. 02.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/21104
KARAR NO : 2015/18720
KARAR TARİHİ : 02.12.2015

Tebliğname No : 12 – 2014/140674
Mahkemesi : İstanbul 31. Asliye Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi : 19/12/2013
Numarası : 2012/273 – 2013/825
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu’nun 14.07.1978 tarih, 10538 sayılı kararıyla korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olduğu kabul edilen, İstanbul 2 numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 03.03.2006 tarih, 90 sayılı kararıyla koruma grubu 2 olarak belirlenen ve aynı kararla restorasyon projeleri onaylanan, İstanbul ili, Beyoğlu ilçesi, Hüseyinağa mahallesi, Halas sokak, 341 ada, 2 sayılı parselde yer alan, tapuda sanık N.. A.. adına kayıtlı olan, zemin+3 katlı tescilli binada, İstanbul Yenileme Alanları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu görevlilerince yapılan 12.05.2011 tarihli denetim sonucu düzenlenen raporda, yapının mevcut halinin 03.03.2006 tarihinde onaylanan restorasyon projesine aykırı halde olduğunun, yapının onaylı projesinden farklı olarak 1 kat fazlasının olduğunun, zemin kat cephe planının doluluk boşluk oranlarının, pencere kemerlerinin ve pencere biçimlerinin farklı olduğunun tespit edildiği, bu tespitler üzerine ilgili Koruma Bölge Kurulu’nun 17.05.2011 tarih, 2356 sayılı kararıyla sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği, davaya konu binanın maliki ve uygulamaları yapan kişi olduğu tespit edilen sanık N.. A.. hakkında 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan davanın açıldığı, her ne kadar yapılan yargılama neticesinde, 11.10.2013 tarih ve 28792 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun gereğince, sit alanı ilanına veya koruma kararına ilişkin kararların ilgililerine tebliğ edilmesinin zorunlu hale getirildiği, olayda ise tebliğin bulunmadığı gerekçesi gösterilerek, sanığın beraatine karar verilmiş ise de; tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının tebliğ zorunluluğunun, 11.10.2013 tarihinden itibaren yapılan tescil işlemleri için gerekli olduğu, bu tarihten önce yapılmış tescil işlemleri için tebliğ zorunluluğu bulunmayıp, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilmiş olmasının veya koruma kararının tapu kaydına şerh verilmesinin, koruma kararının ilgililerince bilindiğinin kabul edilmesi konusunda yeterli olduğu, olayımızda ise davaya konu yerin tek yapı ölçeğindeki kültür varlığı olduğu, ancak koruma kararının 11.10.2013 tarihinden önce, 14.07.1978 tarihinde kabul edildiği, ayrıca sanığın verdiği ifadelerinde binanın tescilli bir bina olduğunu bilmediğine dair iddiasının olmaması ve binada tadilat yapabilmek için 2006 yılında restorasyon projesini hazırlatması ve ilgili Koruma Bölge Kurulu’na sunulması için Beyoğlu Belediyesine vermesi karşısında, davaya konu binanın korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olduğunun sanık tarafından bilindiğinin kabul edilmesi gerektiği, böylece sanık hakkında kurulan beraat gerekçesinin yerinde olmadığı anlaşılmakla;
Üzerinde müdahale gerçekleştirilen taşınmazın 2863 sayılı Kanunun 6. maddesi kapsamında tescilli kültür varlığı olması nedeniyle taşınmazda izinsiz ya da izin kapsamı dışında yapılan her türlü inşai faaliyetin suç oluşturacağı, bu bakımdan müdahalenin binanın içinde ya da dışında gerçekleştirilmesinin önem arz etmediği, bu kapsamda tescile esas bilgi ve belgeler getirtilerek, izinsiz yapılan tadilatın yapının tescil edilmesine neden olan kriterlere uygun olup olmadığının, yapıya ait orjinal dokuya uyum sağlayıp sağlamadığının, tescilli kültür varlığında zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi gerektiği,
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, olay yerinde sanat tarihçi ve inşaat mühendisi ile keşif icra edilerek, öncelikle izinsiz uygulamalarda kullanılan malzemelerdeki eskime durumu nazara alınarak yapım tarihlerinin tespit edilip sonucuna göre hakkında dava açılan sanığın hukuki durumunun tayin edilmesi, izinsiz uygulamaların ne zaman yapıldıklarının, böylece sanığın hukuki sorumluluğunun tespitinin ardından, uygulamaların tescilli kültür varlığının bütünü ve dolayısıyla orjinal dokusu ile uyumlu olup olmadığının, niteliğinin ve yapıda zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi, taşınmazın bu nitelikte bir zarar gördüğünün belirlenmesi durumunda sorumluluğu tespit edilen sanığın, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1-1.cümlesi uyarınca cezalandırılması, bu nitelikte bir zararın mevcut olmadığının, ancak yapılan uygulamaların ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında bulunduğunun belirlenmesi durumunda, 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/1-2.cümlesi uyarınca cezalandırılması, yapılan bu uygulamanın ruhsata tabi olmayan, “basit onarım” niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde ise, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/4. maddesi ile cezalandırılması gerektiği gözetilmeksizin, eksik araştırma ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi; ayrıca, izinsiz uygulama neticesinde tescilli yapının zarar görmediğinin anlaşılması durumunda, suça konu taşınmazın bulunduğu ilde suç tarihi itibariyle büyükşehir belediyesi veya il özel idaresi bünyesinde koruma, uygulama denetim bürosu kurulup kurulmadığı araştırılıp, eğer kurulmuş ise, taşınmazın bulunduğu yerin koruma, uygulama denetim bürosunun sorumluluk alanı kapsamında olup olmadığı hususu tespit edilip, hükümden sonra, 08/10/2013 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanun’un 65. maddesinde yapılan değişiklikler de dikkate alınarak, sanığın hukuki durumunun takdir ve tayininde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, sanığın beraatine ilişkin hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 02.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.