Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/20455 E. 2015/18718 K. 02.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/20455
KARAR NO : 2015/18718
KARAR TARİHİ : 02.12.2015

Mahkemesi : Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
… Koruma Kurulu’nun 18.07.1996 tarih, 4194 sayılı kararıyla kentsel sit alanı ilan edilen bölge içerisinde yer alan ve … Koruma Kurulu’nun 28.06.2001 tarih, 8543 sayılı kararıyla korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olduğu kabul edilen ….ilçesi, … köyü,… mevkii, 1679 sayılı parselde yer alan ve tapuda sanık … adına kayıtlı olan tescilli binada, … Belediyesi Koruma Uygulama ve Denetim Bürosu görevlilerince yapılan denetim sonucu düzenlenen 27.03.2013 tarihli raporda, binanın çatısının yıkılıp binanın yükseltildiğinin, bazı pencerelerinin kapatıldığının tespit edildiği, bu tespitler üzerine ilgili Koruma Bölge Kurulu’nun 16.04.2013 tarih, 941 sayılı kararıyla sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği, tescilli binanın maliki ve kullanıcısı olan sanık hakkında 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan davanın açıldığı, her ne kadar yapılan yargılama neticesinde, 11.10.2013 tarih ve 28792 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun gereğince, sit alanı ilanına veya koruma kararına ilişkin kararların ilgililerine tebliğ edilmesinin zorunlu hale getirildiği, olayda ise tebliğin bulunmadığı gerekçesi gösterilerek, sanığın beraatine karar verilmiş ise de; tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının tebliğ zorunluluğunun, 11.10.2013 tarihinden itibaren yapılan tescil işlemleri için gerekli olduğu, bu tarihten önce yapılmış tescil işlemleri için tebliğ zorunluluğu bulunmayıp, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilmiş olmasının veya koruma kararının tapu kaydına şerh verilmesinin, koruma kararının ilgililerince bilindiğinin kabul edilmesi konusunda yeterli olduğu, olayımızda ise davaya konu yerin tek yapı ölçeğindeki kültür varlığı olduğu, ancak koruma kararının 11.10.2013 tarihinden önce, 28.06.2001 tarihinde kabul edildiği, sanığın verdiği ifadelerinde, binanın depremde ağır hasar gördüğünü, bu nedenle tadilat yapmak zorunda kaldıklarını, tadilatların yapıldığı tarihte binanın henüz tescil edilmemiş olduğunu, sonradan tescil edildiğini beyan ettiği anlaşılmakla;
Üzerinde müdahale gerçekleştirilen taşınmazın 2863 sayılı Kanunun 6. maddesi kapsamında tescilli kültür varlığı olması nedeniyle taşınmazda izinsiz ya da izin kapsamı dışında yapılan her türlü inşai faaliyetin suç oluşturacağı, bu bakımdan müdahalenin binanın içinde ya da dışında gerçekleştirilmesinin önem arz etmediği, bu kapsamda tescile esas bilgi ve belgeler getirtilerek, izinsiz yapılan tadilatın yapının tescil edilmesine neden olan kriterlere uygun olup olmadığının, yapıya ait orjinal dokuya uyum sağlayıp sağlamadığının, tescilli kültür varlığında zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi gerektiği,
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, öncelikle bölgenin kentsel sit alanı ilan edilmesine ilişkin karar ile bölgedeki binaların tescil edilmelerine ilişkin kararın mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğinin araştırılarak sanığın bölgenin sit alanı ve binanın da tescilli bir bina olduğunu bilip bilmediğinin belirlenmesi, sonrasında olay yerinde sanat tarihçi ve inşaat mühendisi ile keşif icra edilerek, izinsiz uygulamalarda kullanılan malzemelerdeki eskime durumu nazara alınarak yapım tarihlerinin tespit edilip sonucuna göre sanığın hukuki sorumluluğunun tespitinin ardından, uygulamaların tescilli kültür varlığının bütünü ve dolayısıyla orjinal dokusu ile uyumlu olup olmadığının, niteliğinin ve yapıda zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi, taşınmazın bu nitelikte bir zarar gördüğünün belirlenmesi durumunda sorumluluğu tespit edilen sanığın, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1-1.cümlesi uyarınca cezalandırılması, bu nitelikte bir zararın mevcut olmadığının, ancak yapılan uygulamaların ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında bulunduğunun belirlenmesi durumunda, 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/1-2.cümlesi uyarınca cezalandırılması, yapılan bu uygulamanın ruhsata tabi olmayan, “basit onarım” niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde ise, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/4. maddesi ile cezalandırılması gerektiği gözetilmeksizin, eksik araştırma ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi; ayrıca, izinsiz uygulama neticesinde tescilli yapının zarar görmediğinin anlaşılması durumunda, suça konu taşınmazın bulunduğu ilde suç tarihi itibariyle büyükşehir belediyesi veya il özel idaresi bünyesinde koruma, uygulama denetim bürosu kurulup kurulmadığı araştırılıp, eğer kurulmuş ise, taşınmazın bulunduğu yerin koruma, uygulama denetim bürosunun sorumluluk alanı kapsamında olup olmadığı hususu tespit edilip, hükümden sonra, 08/10/2013 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanun’un 65. maddesinde yapılan değişiklikler de dikkate alınarak, sanığın hukuki durumunun takdir ve tayininde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, sanığın beraatine ilişkin hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 02.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.