Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/20216 E. 2015/16815 K. 04.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/20216
KARAR NO : 2015/16815
KARAR TARİHİ : 04.11.2015

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle öldürme

Taksirle öldürme suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
A-Sanıklar … ve … mahkumiyetlerine ilişkin temyiz istemlerinin incelemesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar … ve … müdafilerinin kusura ve teşdiden ceza tayinine ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Katılanların yargılama sırasında kendilerini tek bir vekaletnameye dayalı olarak aynı vekille temsil ettirdikleri anlaşılmakla, vekalet ücretinin sanıklardan eşit olarak tahsili yerine ayrı ayrı tahsiline karar verilmesi ve 1.500 TL yerine 3.000 TL olarak yanlış hesaplanan vekalet ücretinin katılanlar lehine hükmedilmesi gerekirken hazineye irat kaydedilmesi,
2-Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 07/07/2009 tarih 2009/9-62-191 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK’nın 61/1. maddesinin (g) bendinde yer alan “failin güttüğü amaç ve saik” gerekçelerine dayanılamayacağının gözetilmemesi,
3-Hükmün esasını teşkil eden kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm kısmında, sanıklara hükmolunan hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verilirken, adli para cezasının belirlenmesine esas tam gün sayısının gösterilmemesi ve tayin olunan adli para cezasının taksitlendirilmesi sırasında taksitlendirme aralıklarının gösterilmeyerek infazda tereddüt oluşturulması,
4-15.07.2012 olan suç tarihinin, gerekçeli karar başlığında 15.06.2012 şeklinde yanlış gösterilmesi,
İsabetsiz olup, hükümlerin bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususlarda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; sanıklara verilen temel cezanın belirlenmesinde gösterilen diğer gerekçeler yasal ve yeterli olduğundan, hüküm fıkrasının temel cezanın belirlenmesine ilişkin ilk bentlerindeki ”suç sebep ve saikleri” ibarelerinin çıkartılması; hüküm fıkralarının 3. bentlerinin devamına sırasıyla “TCK’nın 52/3. maddesi gereğince adli para cezasının belirlenmesine esas tam gün sayısının 605 gün olarak belirlenmesine;” – “TCK’nın 52/3. maddesi gereğince adli para cezasının belirlenmesine esas tam gün sayısının 760 gün olarak belirlenmesine;”cümlelerinin eklenmesi; hüküm fıkrasının taksitlendirmeye ilişkin bentlerindeki “20 eşit taksit halinde” ibarelerinden önce gelmek üzere, “birer ay ara ile” ibarelerinin eklenmesi; vekalet ücretiyle ilgili bentteki “3000,00 TL vekalet ücretinin sanıklardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye verilmesine” ibarelerinin çıkartılarak yerine “gereği 1.500 TL maktu vekalet ücretinin sanıklar … ve … eşit olarak tahsili ile katılanlara verilmesine” ibarelerinin getirilmesi ve gerekçeli karar başlığındaki suç tarihinin “15.07.2012” şeklinde değiştirilmesi suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
B-Sanık … mahkumiyetine yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Sanıklardan … yetkilisi olduğu … Ticaret A.Ş ünvanlı firma tarafından yapımı devam etmekte olan …. Organize Sanayi Bölgesindeki liman inşaatı ile ilgili iskele ve geri sahasındaki deniz dolgusu kenarlarını oluşturan gerekli koruyucu malzemeyi temin etmek, nakletmek, getirilen malzemeyi gösterilen yere dökmek, düzenlemek konusunda sanıklardan … yetkilisi olduğu …Maden Ocağı …. Ticaret Ltd. Şti. ünvanlı firma ile15.02.2012 tarihinde sözleşme yapıldığı, asıl işveren’in benzer konuda aynı tarihlerde … İnşaat ..Ltd. Şti. ünvanlı firmayla da anlaşma yaptığı, sanıklardan … işçisi olarak çalışmakta olan … olay günü idaresindeki dolgu malzemesi yüklü kamyonla, olaya konu liman şantiye sahasında yaklaşık 3,70 m. ila 4,30 m. genişliğindeki dolgu zemin üzerinde geri geri ilerleyerek…. firmasının işçisi olan işaretçi …. yardımıyla deniz sahasındaki son noktaya yanaşıp, damper kaldırılarak ocaktan getirilen dolgu malzemesinin boşaltılması sırasında, karadan denize doğru bakışta sağ tarafta yolun düşük kotta bulunduğu noktadan kamyonun dengesinin kaybedilerek denize devrilmesi neticesi kamyon şoförünün boğularak ölümü ile sonuçlanan olayda; sanık… yetkilisi olduğu asıl işveren firma ile sanık … yetkilisi olduğu yüklenici firma arasında yapılan sözleşmenin yüklenicinin sorumlulukları bölümünde, yüklenicinin, işveren şantiyesinde tam yetkili bir vekilini bulundurması gerektiği, olay günü de yüklenici firmanın bir şantiye sorumlusunun çalışma sahasında bulunmadığı ancak liman sahasında şantiye sorumlusu olarak görev yaptığını ve olaya bizzat şahit olduğunu beyan eden asıl işverenin vekili ve aynı zamanda yukarıda bahsedilen sözleşmede imzası bulunan jeoloji mühendisi (şantiye şefi) sanık … sahada çalışmakta olduğu, yine sözleşmenin aynı bölümünde yüklenicinin gerekli tüm emniyet tedbirlerini zamanında alması, bu hususta çalışanlarına eğitim vermesi, taahhüdün yerine getirilmesinde ihmal, dikkatsizlik, tedbirsizlik ve ehliyetsiz işçi çalıştırmak gibi sebeplerden ileri gelebilecek kazalardan yüklenicinin sorumlu olduğunun ve şantiye sahasında kendi işçileri dahil tüm çalışanların veya 3. şahıslara karşı iç emniyet tedbirini almakla yükümlü olduğunun ifade edildiği, sanık … işçisi olan ölenin hafriyat boşaltmak için geri geri ilerlediği yolun dolgu malzemesi ile doldurulmuş toprak zeminli girişi 3,80 metre, ortası 4,20 metre ve en uç kısmı da 3,70 metre genişliğinde dolgu yol olduğu, yolun zemininin düzgün olmadığı, yer yer yükselmeler ve alçalmalar olduğu, olay yeri genişliğinin de 3,70 metre olduğu, sağ tarafta 5,40 metre uzunluğunda bir kısmın çökük olduğu, araçların ancak geri geri gelerek boşaltma yerine yanaşabilecekleri, liman inşaat giriş alanından itibaren olayın olduğu mahale kadar yük getiren araçları yönlendirecek herhangi bir lehva veya işaret bulunmadığı, yolun her iki kenar kısmında yol bitimini gösterecek şekilde bir işaret veya ikaz levhası olmadığı, yükün nereye boşaltılacağı konusunda bir diğer yüklenici firma olan…. firmasının işçisi olan… gösterdiği yere yük boşaltırken, sağ taraftaki çöküntü olan zemin üzerinde damperin kaldırılması üzerine kamyonun yan yatarak denize doğru devrildiği, hafriyat taşınan yolun zemin ve yan güvenliğinin tam olarak sağlanmadığı, görevlendirilen işaretçiye sesini duyurabilmesi için gerekli techizatın verilmediği ve malzeme boşaltılan yerin ve yolun güvenliğinin tam olarak denetlenmediği, denetim yönünden eksiklik atfedilebilecek asıl işveren olan ..,.. A.Ş firmasının olaya konu şantiye sahasında şantiye şefi olarak jeoloji mühendisi …görevlendirdiği, görevlendirilen bu şantiye saha sorumlusunun da olay anında orada bulunduğu ancak bu eksikliklerin giderilmesi yönünde dosyaya yansıylan bir çabasının bulunmadığı, yüklenici firma yetkilisi olan sanık … da çalışma sahasında işveren vekili olarak bir şantiye şefi görevlendirmediği gibi, sözleşme gereği üzerine yüklenen iş güvenliği önlemlerini alma konusunda belirtilen hususları yerine getirmediği, bu açıklamalar ışığında gerekli denetimleri yapmak üzere sahada ehil bir şantiye şefi görevlendiren ve dosya kapsamında eksikliklerin kendisine iletildiği hususunda bilgiye de rastlanmayan asıl işveren firma yetkilisi … cezai yönden bir kusur atfedilemeyeceğinden, beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi,
Kabule göre de;
2-Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 07/07/2009 tarih 2009/9-62-191 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK’nın 61/1. maddesinin (g) bendinde yer alan “failin güttüğü amaç ve saik” gerekçelerine dayanılamayacağının gözetilmemesi,
3-Hükmün esasını teşkil eden kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm kısmında, sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verilirken, adli para cezasının belirlenmesine esas tam gün sayısının gösterilmemesi ve tayin olunan adli para cezasının taksitlendirilmesi sırasında taksitlendirme aralıklarının gösterilmeyerek infazda tereddüt oluşturulması,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 04.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.