Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/19992 E. 2016/2841 K. 24.02.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/19992
KARAR NO : 2016/2841
KARAR TARİHİ : 24.02.2016

Tebliğname No : 12 – 2014/105045
Mahkemesi : Bursa 7. Asliye Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi : 19/12/2013
Numarası : 2013/608 – 2013/1265
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Anayasa Mahkemesi’nin 13/10/2012 tarih, 28440 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2011/18 Esas, 2012/53 sayılı kararı ile 08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Kanun’da yapılan değişiklikler değerlendirildiğinde; Yüksek Mahkemece “mülkiyet hakkı ihlali” iddiasının kabul edilmediği, ancak, hukuk devletinin temel ilkelerinden olan “belirlilik ilkesi” ne göre, kişilerin maliki bulundukları taşınmazların korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı niteliğiyle tescilli olduğunu ya da sit alanı içerisinde kaldığını öğrenmeleri gerektiği hususunun vurgulandığı, iptal hükmündeki gerekçeler doğrultusunda, 2863 sayılı Kanunun “tespit ve tescil” başlıklı 7. maddesinin 6498 sayılı Kanun ile değiştirildiği, buna göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edilmesi; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulması gerektiği; belirtilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılacağı; 6498 sayılı Kanun ile getirilen değişikliklerin amacının ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu;
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 21.06.2003 tarih, 9893 sayılı kararıyla 1. derece doğal sit alanı ilan edilen bölge içerisinde yer alan Bursa ili, O… ilçesi, K… mahallesi, D… mevkii, … ada, … sayılı parselde yer alan ve sanık tarafından 15.02.2008 tarihinde satın alınan arazide bulunan ve dosya kapsamında bulunan belgelerden anlaşılacağı üzere sit kararından çok önce yapıldığı belirlenen tek katlı betonarme binada, Osmangazi İlçe Jandarma Komutanlığı görevlilerince yapılan 18.09.2012 tarihli denetimde, davaya konu binaya bitişik halde 14 metre uzunluğunda, 6 metre genişliğinde ilave betonarme ek yapı ile binanın ön ve arka tarafına 2 metrelik sundurmaların yapılmış olduğunun tespit edildiği, bu tespitler üzerine yerinde inceleme yapan Bursa Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu görevlilerince düzenlenmiş 21.11.2012 tarihli raporda, binaya yapılan ek yapıların hangi tarihte yapıldığının bilinmediği ancak binanın 1. derece doğal sit alanı içerisinde yer aldığının belirlendiği, bu tespitler üzerine ilgili Koruma Bölge Kurulu’nun 08.01.2013 tarih, 11 sayılı kararıyla sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği, kolluk görevlilerince tespitlerin yapıldığı tarihte arazinin maliki olan sanık M.. S.. hakkında 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan davanın açıldığı, yargılama aşamasında yapılan 11.09.2013 tarihli olay yeri keşfine iştirak eden inşaat mühendisinden alınan raporda, binanın ön tarafına yapılan sundurmanın kaldırılmış olduğunun, ancak arka tarafına yapılan 14 metre uzunluğunda, 6 metre genişliğindeki bitişik, betonarme ek yapının halen bulunduğunun, izinsiz yapılan bu yapının tam bir inşai ve fiziki müdahale niteliğinde olduğunu ve izinsiz bu yapının 2012 yılında yapılmış olabileceğinin tespit edildiği, her ne kadar yapılan yargılama sonunda mahkemece, binanın arka tarafına yapılan bu izinsiz ek yapının sanık tarafından yapıldığına dair delillerin bulunmadığı gerekçesiyle sanığın beraatine karar verilmiş ise de; dosya kapsamında bulunan Osmangazi İlçesi Tapu Müdürlüğünün 11.01.2013 tarihli yazısından anlaşılacağı üzere, davaya konu arazinin sanık tarafından 26.11.2012 tarihinde satıldığı, böylece davaya konu izinsiz uygulamaların kolluk görevlilerince tespit edildiği tarih olan 18.09.2012 tarihinde taşınmazın halen mülkiyetinin sanık M.. S..’da olduğu, dosya kapsamında bulunan inşaat mühendisinden alınan 26.09.2013 tarihli raporda da, izinsiz uygulamaların 2012 yılı içinde yapıldığının belirlenmesi karşısında, davaya konu izinsiz ek yapının sanık M.. S.. tarafından yapıldığının kabul edilmesi gerektiği, bu nedenle mahkemenin beraat gerekçesinin yerinde olmadığı, ancak dosya kapsamında bölgenin sit alanı ilan edilmesine dair kararların mahallinde mutat vasıtalarla duyurusunun yapıldığına dair tutanakların bulunmadığı ve sanığın verdiği ifadesinde taşınmazının sit alanı kabul edilen bölge içerisinde yer aldığını bildiğine dair beyanlarının da olmadığı anlaşıldığından, sanığın olay mahallinde ne zamandır ikamet ettiğinin, sit alanına ilişkin Kurul kararının, mahallinde usulüne uygun şekilde ilan edilip edilmediğinin, ilan edilmiş ise edilme tarihinin detaylı araştırılması, davaya konu taşınmazın tapu kayıtlarının dosya kapsamına getirilerek, sit kararının tapu kaydına şerh edilip edilmediğinin tespit edilmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği düşünülmeden, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, sanığın beraatine ilişkin hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 24/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.