Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/1914 E. 2014/17139 K. 02.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/1914
KARAR NO : 2014/17139
KARAR TARİHİ : 02.09.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/183424

Mahkemesi : Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesi

Tarihi : 18/02/2013

Numarası : 2007/177- 2013/57

Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat

Davacının maddi ve manevi tazminat talebinin kısmen reddine ilişkin hüküm, davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, davalı vekili ve davacı vekilinin, sair temyiz temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1- Tazminat talebinin dayanağı olan Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2005/139 esas, 2007/121 karar sayılı ceza dava dosyasında davacı (sanık) A. K. hakkında, 4422 sayılı Kanuna aykırılık, 298 sayılı Seçim Kanununa aykırılık, 6136 sayılı Kanuna aykırılık, rüşvet teklif etmek suçlarından açılan kamu davasında, davacının (sanığın) çıkar amaçlı suç örgütü oluşturmak, vatandaşların siyasi haklarını kullanmalarını ve seçimlerin yapılmasını engellemek maksadıyla şiddet ve tehdit göstermek, oy pusulalarını zapt ve imha etmek, seçim işlerine müdahalede bulunmak suçlarından tutuklu kaldığı, aynı dosya kapsamında davacı (sanık) hakkında tutuklanmadığı 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan yapılan yargılama sonunda 10 ay hapis ve 366 TL adli para cezasına hükmedildiği ve sanık müdafii tarafından verilen 04.01.2008 tarihli dilekçe ile temyizden vazgeçme nedeniyle temyiz talebinin reddine karar verilerek hükmün kesinleştiği; ancak davacı (sanık) hakkında tutuklu kaldığı 4422 sayılı Kanuna aykırılık, 298 sayılı Seçim Kanununa aykırılık, rüşvet teklif etmek suçları yönünden sürdürülen yargılama sonunda beraatine hükmedildiğinin anlaşılması karşısında; davacının sabit kabul edilen 6136 sayılı Kanunun 13/1. maddesine aykırılık oluşturan eyleminin davacının tutuklanmasına esas olan suçun bağımsız nitelikte bir suç olması ve hükümden sonra 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 144. maddesinin (1) fıkrasının (a) bendinde tazminat isteyemeyecek kişiler arasında “gözaltı ve tutukluluk süresi başka bir hükümlülüğünden indirilenler” şeklindeki düzenlemenin, 30.04.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren, 6459 sayılı İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Bağlamında Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 18. maddesi hükmü ile yürürlükten kaldırılmış olması nedeniyle, tutuklu kalınan sürenin tamamı üzerinden tazminata hükmedilmesi gerektiği ve aynı dosyada 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan hükmolunan ceza süresinin mahsubuna karar verilmiş olmasının davacı yönünden tazminata

hükmedilmesine engel teşkil etmeyeceğinin anlaşılması karşısında; yargılamaya devamla, uğranıldığı iddia edilen maddi ve manevi zararla ilgili olarak, tazminat miktarı belirlenirken mahsup durumu da gözetilip, hak ve nasafet ilkelerine uygun makûl bir tazminata hükmedilmesi gerekirken, tutuklu kalınan süreden 10 ay 3 gün mahsup yapılarak davacı hakkında yazılı şekilde eksik maddi tazminata hükmedilmesi,

2- Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçların niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, gözaltında kaldığı süre, mahsup yapıldığıda gözetilmek suretiyle, hak ve nasafet kurallarına uygun makûl bir miktar olarak tayin ve tespiti gerektiği, bu itibarla tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, birlikte değerlendirildiğinde, davacı lehine belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda fazla manevi tazminata hükmolunması,

3- Yapılan temyiz incelemeleri sırasında, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla dava açıldığının tespit edilmesi nedeniyle, hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, davacı lehine aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış başka dava bulunup bulunmadığının, Ulusal Yargı Ağı Sistemi üzerinden sorgulanıp, ilgili maliye hazinesinden sorularak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Bozmayı gerektirmiş olup, davalı ve davacı vekillerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 02/09/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.