Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/19112 E. 2016/1673 K. 10.02.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/19112
KARAR NO : 2016/1673
KARAR TARİHİ : 10.02.2016

Tebliğname No : 12 – 2014/111091
Mahkemesi : Denizli 1. Asliye Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi : 12/11/2013
Numarası : 2012/272 – 2013/595
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesine göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edileceği; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı; belirtilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği;
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, İzmir 2 numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 08.09.2004 tarih, 92 sayılı kararıyla 3. derece arkeolojik sit alanı ilan edilen bölge içerisinde yer aldığı iddia edilen Denizli ili, merkez Başkarcı kasabası, 870 sayılı parselde Denizli Müze Müdürlüğü görevlilerince yapılan 08.02.2012 tarihli denetimde, sanık M.. Ç.. tarafından iş makinesi marifetiyle arazide izin alınmadan düzleştirme çalışması yaptırıldığının, çalışmanın yaklaşık 10.000 m2 alanda yapıldığının ve alanda Geç Roma ve Bizans dönemine ait seramik parçalarının görüldüğünün tespit edildiği, bu tespitler üzerine sanık hakkında 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan davanın açıldığı, her ne kadar yargılama sonunda mahkemece, 11.10.2013 tarih ve 28792 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun gereğince, sit alanı ilanına ilişkin kararların ilgilisine tebliğ edilmesinin zorunlu hale getirildiği, olayda ise tebliğin bulunmadığı gerekçesi gösterilerek, sanığın beraatine karar verilmiş ise de; tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının tebliğ zorunluluğunun yukarıda açıklandığı üzere, 11.10.2013 tarihinden itibaren yapılan tescil işlemleri için gerekli olduğu, bu tarihten önce yapılmış tescil işlemleri için tebliğ zorunluluğu bulunmayıp, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilmiş olmasının, koruma kararının bilindiğinin kabul edilmesi konusunda yeterli olduğu, olayımızda ise davaya konu yerin tek yapı ölçeğindeki kültür veya tabiat varlığı olmadığı, davaya konu yerin 3. derece arkeolojik sit alanı ilan edilmiş bölge içerisinde yer aldığı, sit alanı içerisinde bulunan yerde iş makinesi marifetiyle zemin düzeltme işlerinin fiziki müdahale kapsamında olduğu, sanığın aynı arazi için İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne hitaben yazdığı 20.04.2011 tarihli dilekçesi ile yaşlı ağaçları köklemek ve yerine 5 metre aralıklarla yeni ağaçlar dikmek için müracaatta bulunması ve 17.01.2013 tarihli duruşmada arazisinin sit alanı içerisinde yer aldığını bildiğini beyan etmesi karşısında, sanığın izinsiz uygulamaları yaptığı arazisinin 3. derece arkeolojik sit alanı içerisinde yer aldığını bildiğinin kabul edilmesi gerektiği, böylece sanık hakkında verilen beraat kararının gerekçesinin yerinde olmadığı anlaşılmakla, mahallinde fen bilirkişisinin katılımıyla keşif yapılarak, davaya konu izinsiz uygulamaların yapıldığı yerin sit alanı sınırları içerisinde kaldığının tereddütsüz bir şekilde tespit edilmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayini gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle sanığın beraatine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, sanığın beraatine ilişkin hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 10/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.