Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/19056 E. 2016/5261 K. 30.03.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/19056
KARAR NO : 2016/5261
KARAR TARİHİ : 30.03.2016

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi : 30/01/2014
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : CMK’nın 223/2-e. maddesi gereğince beraat.

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili ve mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Anayasa Mahkemesi’nin 13/10/2012 tarih, 28440 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2011/18 Esas, 2012/53 sayılı kararı ile 08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Kanun’da yapılan değişiklikler değerlendirildiğinde; Yüksek Mahkemece “mülkiyet hakkı ihlali” iddiasının kabul edilmediği, ancak, hukuk devletinin temel ilkelerinden olan “belirlilik ilkesi” ne göre, kişilerin maliki bulundukları taşınmazların korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı niteliğiyle tescilli olduğunu ya da sit alanı içerisinde kaldığını öğrenmeleri gerektiği hususunun vurgulandığı, iptal hükmündeki gerekçeler doğrultusunda, 2863 sayılı Kanunun “tespit ve tescil” başlıklı 7. maddesinin 6498 sayılı Kanun ile değiştirildiği, buna göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edilmesi; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulması gerektiği; belirtilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılacağı; 6498 sayılı Kanun ile getirilen değişikliklerin amacının ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu;
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, Edirne Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 23.01.1998 tarih, 4431 sayılı kararıyla 3. derece doğal sit alanı ilan edilen bölge içerisinde yer alan, Edirne ili, … ilçesi, … köyü, … mevkii, … ada, .. sayılı parselde bulunan ve tapuda sanık adına kayıtlı bulunan arazide İl Özel İdaresi görevlilerince yapılan 22.08.2007 tarihli denetimde, sanık tarafından izin alınmadan betonarme, iki katlı binanın yapılmış olduğunun tespit edildiği, bu durumun tespit edilmesi ile ilgili Koruma Bölge Kurulu’nun 16.08.2007 tarih, 1551 sayılı kararıyla sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği, davaya konu izinsiz binayı yaptığı belirlenen sanık hakkında soruşturmaya başlandığı ve 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan davanın açıldığı, her ne kadar yapılan yargılama neticesinde, 11.10.2013 tarih ve 28792 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun gereğince, sit alanı ilanına ilişkin kararların ilgilisine tebliğ edilmesinin veya ilanının zorunlu hale getirildiği, olayda ise tebliğin veya ilanın bulunmadığı gerekçesi gösterilerek, sanığın beraatine karar verilmiş ise de;
Davaya konu yer tek yapı ölçeğindeki kültür veya tabiat varlığı olmayıp, 3. derece doğal sit alanı kabul edilen bölge içerisinde yer aldığı, bu nedenle somut olayda sit alanı kabulü kararının ilgililerine tebliği zorunluluğundan bahsedilemeyeceği, sanığın bu yerin sit alanı kabul edilen bölge içerisinde yer aldığını bildiğinin kabul edilebilmesi için taşınmazın tapu kaydında koruma kararına ilişkin şerhin bulunmasının, şerh de yoksa koruma kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilmiş olmasının yeterli olduğu, her ne kadar dosya kapsamında bölgenin sit alanı kabul edilmesine ilişkin kararın mahallinde ilan edildiğine dair tutanaklar ve tapu kaydında taşınmazın sit alanı içerisinde yer aldığına dair şerh mevcut değil ise de, davaya konu yere bina yapılabilmesi için sanık tarafından yapılması istenen yapının projelerinin çizdirildiği ve ilgili Koruma Kurulu’na sunularak yapılması planlanan bina için izin istendiği, Edirne Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 05.12.1997 ve 17.09.1999 tarihli kararlarıyla, 3. derece doğal sit alanı içerisinde yer alan araziye yapılmak istenen yapıya ilişkin projelerin uygun bulunmaması nedeni ile iznin verilmediği, gerek bu kararların ilgilisi olan …’a tebliğine karar verilmesi, gerekse projeleri hazırlayarak ilgili Koruma Kurulu’na sunan mimar tanık …’ın verdiği ifadesinde, projenin uygun bulunmaması nedeni ile iznin verilmediğini …’a söylediğine, ancak buna rağmen …’ın binayı ustalara yaptırdığına dair beyanı karşısında, izinsiz betonarme bina yapılan yerin sit alanı ilan edilen bölge içerisinde yer aldığının sanık tarafından bilindiğinin kabul edilmesi gerektiği, böylece sanık hakkında kurulan beraat gerekçesinin yerinde olmadığı, ayrıca sanığın savunmasında davaya konu binayı 1998 yılında yaptırdığını iddia etmiş olması karşısında, davaya konu binada inşaat mühendisinin katılımıyla yeniden keşif yapılarak, izin alınmadan yapılan binada kullanılan malzemelerdeki yıpranma durumu, renkteki solmalar gibi etmenler nazara alınarak binanın yapım zamanı belirlenmek suretiyle suç tarihi her türlü şüpheden uzak biçimde ortaya konularak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeksizin, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekili ile mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, sanığın beraatine ilişkin hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 30/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.