YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/1904
KARAR NO : 2014/17131
KARAR TARİHİ : 02.09.2014
Tebliğname no : 12 – 2013/159796
Mahkemesi : Bakırköy 15. Ağır Ceza Mahkemesi
Tarihi : 27/03/2013
Numarası : 2012/252 – 2013/96
Dava : 466 sayılı Kanun uyarınca tazminat
Davacının maddi ve manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ile davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Davanın niteliğine göre davacı vekilinin duruşmalı inceleme isteğinin 5320 sayılı kanunun 8. Maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’u, 318. Maddesi gereğince reddine,
İncelenen dosya kapsamına göre; dava 466 sayılı Kanun hükümlerine dayalı tazminat istemine ilişkin olup, Ceza Genel Kurulu’nun 23/03/2010 tarih ve 2009/256 esas-2010/57 sayılı kararında 466 sayılı Kanunun 2. maddesindeki üç aylık sürenin başlangıcı için 21/04/1975 tarih ve 3-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’na atıf yapılarak kesinleşen beraat kararından davacının haberdar olmasının arandığı, ancak adı geçen kararda tazminat davasının ne zamana kadar açılması gerektiğine dair bir açıklama bulunmamakla birlikte, hiçbir hakkın sonsuza dek dava konusu yapılamayacağı, özel hukuk kapsamında değerlendirilmesi gereken bu talebin de makul bir süre içinde dava edilmesi gerektiği, dava süresi açısından en lehe kabul ile Borçlar Kanunu’nun 60. maddesindeki sürenin kabulü gerektiği ve her koşulda davanın 10 yıllık süre içinde açılması gerektiği kabul edilmekle; kanun dışı yakalanan veya tutuklananlar bakımından, beraat hükmünün verilmesinden itibaren 10 yıl dolduktan sonra 466 sayılı Kanun’a göre tazminat istenemeyeceği, bu kapsamda tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasında 24.10.1996 tarihinde verilen ve 01.11.1996 tarihinde kesinleşen beraat hükmü ile tazminat davasının açılmış olduğu 28.07.2011 tarihine kadar, 14 yıldan fazla süre geçtiği ve davacının bu uzun süre içerisinde hakkındaki beraat hükmünden haberdar olmadığından söz etmenin yaşamın olağan akışına uymayacağı, davanın süresinde açıldığının kabulünün mümkün olamayacağı gözetilmeden, süresinde açılmayan davanın reddi yerine, yazılı gerekçe ile davacı lehine tazminata hükmedilmesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, 02.09.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.